Sayfalar

31 Aralık 2009 Perşembe

Mutlu yıllar


İki bin yılı yaklaşırken tuhaf duygular içindeydim...
Bir yüzyılı devirip yenisine tanıklık etmek ne müthişti. Tabi matematiksel olarak gerçek 21. yüzyıl 2001 yılında başladı ama olsun, 2000 gelmişti işte. Ve üstünden göz açıp kapayıncaya kadar 9 yıl geçmiş bile.
Bir Alevi türküsü hayatın nasıl geçtiğini çok güzel özetler:
"Ömür bir nefes derinden."
Bütün mesele o derin nefesi nasıl alıp nasıl verdiğin.
Ve dahi nasıl kullandığın.
Mutlu ve sağlıklı yıllar olsun.
Gönlünüzce ve sevdiklerinizle...
Nazım Hikmet'i de anarak...

BÜYÜK İNSANLIK

Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.

Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.

Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.

Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.

23 Aralık 2009 Çarşamba

55 yıl aynı yerdeydi


Abdülkadir Yücelman ya da Cumhuriyetçilerin Abdül Abi'si de aramızdan ayrıldı.
 Bazı kişiler vardır, o kurumun demirbaşı gibidir. Yıllar geçer, hükümetler yıkılır, darbeler olur, dünya düzeni sarsılır.
O ordadır hep ordadır...
77 yaşında ölen Abdül Abi'yi Cumhuriyet'in kapısından girdiğim 1987 yılının Temmuz ayında tanıdım. 1954'te başladığı meslek hayatının ben tanıdığımda 33. yılını dolduruyordu. (Aslında daha önce arkadaşım Sanlı Ergin'e ziyarete gittiğimde de görürdüm ama tanışıklığım o zaman başladı.)
Bugün basın dünyasında önemli yerlere gelmiş birçok isim onun yanında yetişmişti.
O günlerde spor servisinde olan birçok kişiyle farklı yerlere dağılsak da bir yerlerde karşılaştığımzda o günleri hala yad ederiz.
Ben onunla çalışmadım ama sık sık odasına inip ettiğimiz sohbetleri, her katta televizyon olmasına rağmen önemli maçları onun servisinde çığlıklarla izlediğimizi unutmam mümkün mü.
Ve Abdül Abi'nin kendine özgü kahkahası..
Onu son görüşüm 2005 yılındaydı. Olimpiyat Stadı'nda oynayan Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası'nın finalinde birden karşıma çıktı.
 Milan-Liverpool maçı için ikimiz de protokol tribününde aynı yere düşmüştük. Ancak yerimizi bir türlü bulamıyorduk.
Yeni by-pass olan Abdül abi, koluma girdi, o buz gibi havada dimdik merdivenleri indik çıktık. Çok özel konuklar ve üst düzeyde koruma yüzünden tam bir saat kimse bize yardımcı olamadı. Yerimizi bulup içeri girdiğimizde maçın başlamasına 15 dakika kalmıştı...
Abdül Abi 55 yıl boyunca (kısa bir ayrılık dışında) aynı kurumda Cumhuriyet'te gazetecilik yaptı. (Şimdiki hırs ve ihtiras dolu gazetecileri görünce nasıl şaşırıyorum...
Hep gözleri başka yerlerde, elindekiyle yetinmek bu kadar mı zor acaba... Aslında onlara da hak vermek gerek, bu acımasız ve adaletsizlik üzerine kurulan sektörde pırıl pırıl birçok kişi eziliyor biliyorum. Ama yine de sabır ve tevazu gerek..)
Abdül Abi 55 yıl boyunca yaptığı gibi yine haber kovalarken yaşamını yitirdi.
Allah rahmet eylesin.

Kıblemiz insandır bizim


Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin ölümünün 736. yıldönümü 17 Aralık'taydı. Mevlana, Allah'a yürüdüğü o günü bir vuslat yani kavuşma olarak tanımlar. Ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. Öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Bu yüzden ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu.
Konya'daki törenlerde yapılan konuşmalardan medyadaki yorumlara kadar ne güzel sözler edildi. Mevlana'nın sözlerinden alıntılar yapıyorlardı.
'O sözlerin bir tanesi bile hayatımızda yer etseydi her şey ne kadar farklı olurdu' diye düşünürken yakaladım kendimi...
Mevlana'nın yüzyıllar aşan çağrısını bu kadar dillendiren siyasetçi, işadamı, eğitimci, yazar, çizer ve vatandaşın hali nicedir...
Hayatın her alanına sızmış o zalimlikte neyin nesidir acep.
İşte Mevlana'nın 7 altın öğüdü...
Döne döne okumak ve bir an durup düşünmek için...
*Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol
*Şevkat ve merhamette güneş gibi ol
*Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
*Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
*Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol
* Hoşgörürlükte deniz gibi ol
* Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol