Sayfalar

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Can Baba için...


Can Yücel 12 Ağustos'ta ölüm yıldönümünde anıldı... Böyle adamların eksikliği yokluklarında belli oluyor...
Ufuksuz, sığ bir ortamda tartışmaların ülkeyi nasıl savurduğunu izlemek dayanılmaz bir hal aldı. Birikimsiz bir sürü insan, döne döne kanal kanal gezip nasıl da ahkam kesiyor... Soruyorlar, bir yanıt veriyor ki... Sokaktaki adam ondan on kat daha çok şey biliyor. Ama onun hiç umurunda değil, bir kasılıyor bir kasılıyor ve öyle laflar ediyor ki apışıp kalıyorsunuz.
İşte onun için Can Yüceller gerekli.
Böyle zamanlarda çıkıp iki kelime edip dalgasını da geçerek şu kültürsüz adamlara haddini bildirirdi eminim..
Yıllar evvel çevirisini yaptığı Batı Hikayenin Hikayesi müzikalinin galasında görmüştüm. Sanatçılar finalde onu da çağırdılar. Can Baba her zamanki gibi çakır keyifti, sahneye çıktı kolkola girmiş sanatçıların ortasına girdi ve boşa gitmesin diye halay çekmeye başladı...
İşte ondan bir şiir

BULUŞMAK ÜZRE

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni

Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni

Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım