Sayfalar

18 Nisan 2016 Pazartesi

Kutülamare: Unutulan zaferin 100. yılı

Osmanlı'nın 1. Dünya Savaşı'nda zafer kazandığı iki savaştan biri Çanakkale diğeri de Irak Cephesi'ndeki Kutülamare'dir. İngilizlerin ağır yenilgi aldığı Kutülamare sempozyumlar ve yeni kitaplarla gün ışığına çıkıyor 

2014 yılında başladığımız tarihi olaylar eşliğindeki kitap yolculuğunda yeni durağımız 100 yıl önceki Irak Cephesi. 
O günleri Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması, Çanakkale Savaşı ve Ermeni Olayları başlıklarıyla 100'ncü yıllarında değerlendirmiştik. 
Osmanlı İmparatorluğu'nun Çanakkale'den sonra kazandığı ikinci zaferi Kutülamare'deki savaş İngilizlerin mağlubiyetiyle sonuçlanmıştı.
1916'daki Kutülmare'yi anlamak için o günlerin arka planını da bilmek gerekiyor. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı kesintisiz dört yıl sürmüş, büyük acı ve felaketlere yol açmıştı.
16 milyon insan hayatını kaybederken 20 milyon yaralı ve 8 milyona yakın esir savaşın acımasız bilançosuydu. Osmanlı'yla birlikte üç imparatorluk tarihe karıştı, sınırlar yeniden çizildi.
Bugünkü mülteci dramı da o günlerin mirasıdır. Osmanlı dördü ana, dördü de tali olmak üzere sekiz cephede savaşa girdi. Geniş bir coğrafyada yarım milyona yakın şehit verdi. 1 milyonu aşkın yaralı ve hastayla birlikte hem insani hem de ekonomik gücü çöktü.
Osmanlı bu felaket tablosuna ve Avrupa'nın hasta adam olarak nitelemesine rağmen iki büyük zafer kazandı. 
Çanakkale ve Kutülamare...
Gözünü Ortadoğu'nun petrollerine diken İngilizler, 1914'te Irak cephesini Basra'nın işgaliyle açtı. Bu aynı zamanda Bağdat'a bir adım daha yaklaşılması demektir.
Tarihler 22 Kasım 1915'i gösterirken İngilizler, Bağdat'ın güneyinde bulunan Selman-ı Pak'ta savunma için bekleyen Türk kuvvetlerine bir taarruz harekatı başlatır.
45'inci Tümen'in başında, Cephe Komutanı Albay Nurettin Bey'le aynı rütbede olan Enver Paşa'nın amcası Halil Bey vardı.
İngilizlerin cephe hattını yarma yolundaki çabası başarıya ulaşmak üzereydi.
Albay Halil, ihtiyat kuvveti olarak beklettiği beş taburuna şu emri verdi:
"Ateşle beraber süngü hücumuna kalkılacak ve düşman, sağ tarafından vurulacaktır. Çarpışma ölene kadardır."
İngilizler ağır kayıplar verir ve Kutülamare'ye çekilirler. Türk kuvvetleri Kutülamare'yi kuşatır. Tüm yetki Albay Halil Bey'e verilir.
Albay Halil Bey beş ay sürecek kuşatma boyunca İngilizlere nefes aldırmaz. İngilizler birçok kez saldırıya geçer ancak geri püskürtülür.
Abluka altındaki İngilizler açlıktan atlarını yemeye başlar. General Townshend, Halil Paşa'ya 1 milyon İngiliz sterlini rüşvet teklif eder.
Halil Paşa, "Bu teklifi başka şartlar altında yapsaydın sana cevabım silahımdan çıkan kurşun olacaktı" yanıtını verir.
Bir süre sonra ünlü casus Lawrence karşısındadır. Lawrence, teklifi 2 milyon sterline yükseltmiş, ancak bu sefer, "Bu parayı Türk hükümeti adına çekebilirsiniz" denmektedir.
Halil Paşa yine reddeder. O gece Kut'tan büyük infilak sesleri duyulur. İngiliz General Townshend, tüm cephanesini imha ettirmektedir.
Patlamalar kesilince Halil Paşa, Alay Komutanı Albay Nazmi'ye şehre girmesini emreder.
Ve 29 Nisan 1916'da Kut'taki İngiliz güçleri teslim olur. Kılıcını ve silahını masanın üstüne koyan General Townshend anılarında Halil Paşa'nın şu konuşmasını kaydeder:
"General, uzun zaman şan ve şerefle taşıdığınız silahlarınız yine sahibine aittir. Onları alınız. Üzülmeyiniz Plevne Kumandanı Gazi Osman Paşa ne muamele gördüyse siz de aynısını göreceksiniz." (Charles Townshend, Mezopotamya Seferim kitabından)
İşte tarihe Kutülamare zaferi olarak geçen ve yaklaşık beş ay süren kuşatmanın ardından, 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 İngiliz askeri esir alınmıştı.
İngilizler 40 bin kayıp verirken Osmanlı birliklerinde ise 25 bin asker şehit olmuştu.
Tarihçi Orhan Koloğlu, İngilizlerin Kut yenilgisini "1842'deki Kabil bozgunundan beri İngiliz ordusunun yaşadığı en aşağılayıcı hezimet" olarak gördüklerini yazar.
Ancak bir yıl sonra Kutülamare İngilizlerin eline geçecekti.
Tarihimizin çok az bilinen bu safhası yine kitaplarla aydınlanıyor. Tabii ki en iyi kaynak o günleri yaşayan askerlerin anılarıdır.
Kutülamare kahramanı Halil Kut Paşa'nın Hatıraları (Timaş Yayınları) bu konuda en önemli kaynaktır.
VI. Ordu Komutanı Halil Paşa'nın ilk olarak 1967'de gazetelerde yayımlanan anılarında dönemin ünlü kişilerine ait görüşleri de bulunmaktadır. 
Karşı cepheden anılar ise İngiliz komutan General Townshend'a aittir. Mezopotamya Seferim (İş Bankası Yayınları) adlı kitabında cephelerdeki savaşın yanı sıra uzun tutukluluk döneminden anılar da yer almaktadır.
Anadolu'nun şehirleri ve İstanbul manzaraları generalin kitabında ayrıntılarıyla yer almaktadır.
Önümüzdeki ay Kutülamare cephesinden yeni bir anı kitabı daha yayımlanıyor.
İstihkam subayı mühendis Yüzbaşı Sandes hem kuşatma altındaki günleri hem de Anadolu'daki esaret günlerini yazdığı anılarıyla önemli bir eksiği kapatıyor. Bu konuda en kapsamlı kitaplardan biri de İsmail Bilgin'in Osmanlı'nın Son Zaferi (Timaş Yayınları) kitabıdır. Kutülamare'yi roman tadında bir kurguyla kaleme alan Bilgin, unutulan tarihe de sahip çıkıyor.
Genelkurmay da 100. yıl için Harbiye'deki Askeri Müze'de 29 Nisan'da bir sergi açıyor.
Sergide; Irak Cephesi'nde görev yapan komutanların üniformaları, madalyaları, alay sancakları, silahlar, haritalar, planlar ve krokiler, belge, fotoğraf ve döneme ait gazete haberleri yer alacak. 
Ayrıca Harp Akademileri'nde de Unutulan Zafer: Kutü'l- Ammare, 100'üncü Yılında Yeniden Anlamak konulu üç günlük bir sempozyum düzenlenecek.
(Sabah Kitap ekinin Mart 2016 sayısında yayınlanmıştır.)