Sayfalar

20 Aralık 2018 Perşembe

Sabah olup uyanınca...

Fantastik edebiyatın duayen ismi Nazlı Eray'ın yeni kitabı Sinek Valesi Nizamettin'de rüyalarla gerçekler iç içe giriyor, okur kendini bambaşka bir dünyada buluyor. Öykü, okuru aralarında Rihanna, Ronaldo, Medyum Meziyet ve yaşlı kadın Mebrure'nin bulunduğu karakterler eşliğinde renkli bir yolculuğa çıkarıyor.

Ne yaptınız siz böyle Nazlı Hanım.
Zaten kafam karışık, sizin her zamanki gibi okuru "gerçek mi rüya mı" ikileminde bırakan, yeni fantastik kitabınıza başladım ki, her şey içiçe geçti.
Sizi nasıl inandırsam bilmem ki, "mutlu olmak ve insanları mutlu etmek için yazıyorum" demeniz gibi oldu ama bir dinleyin hak vereceksiniz...
Ah Bayım Ah, Geceyi Tanıdım, Kız Öpme Kuyruğu, Hazır Dünya, Eski Gece Parçaları, Yoldan Geçen Öyküler, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Kuş Kafesindeki Tenor, Pasifik Günleri, Orphee, Deniz Kenarında Pazartesi, Arzu Sapağında İnecek Var, Ay Falcısı, Yıldızlar Mektuplar Yazar, Uyku İstasyonu, Bir Yaz Gecesi, Âşık Papağan Barı, İmparator Çay Bahçesi, Örümceğim Kitabı, Elyazması Rüyalar, Ayışığı Sofrası, Aşkı Giyinen Adam, Sis Kelebekleri, şurda dursun.
Sinek Valesi Nizamettin kitabınızın arka kapağındaki özete bakınca anladım ki yine müthiş bir macera bizi bekliyor:
Kahire Saint Simon Mağarası'nda çılgın piyanist David Helfgott'un cinlere verdiği bir konserle başlayan roman, jürinin Cristiano Ronaldo ve Neymar Jr. olduğu bir "Yaşım Kaç?" programı, programda birtakım yaşlı kadınların bu gözde erkekler tarafından hırpalanmaları, kendilerini büsbütün yaşlı hissetmeleri, programın sonsuz coşkusu, Beşiktaş'taki Mahmut Hüdayi Efendi Türbesi'nin avlusunda beliriveren sevgili varlık Nalan ve kısıtlanmış bir iletişim.
Nalan'ı içinin bir boyutunda ve beyninde barındıran yaşlı kadın Mebrure, dünya haritası üstünde çok renkli ve çılgın bir anı yelpazesi, Sultanahmet'teki otoparktaki sinek valesi Nizamettin, aşık olduğu Rihanna ve lokması döküldükten sonra ulaştığı Nizamettin Adası; bir ölüden geriye kalan anı ve eşya yığını.
Helvan karılmış, duan okunmuş bile olsa ölmemiş olabilir misin? Nizamettin'in çelişkisi.
Ziraat'e para yatırınca insan yaşını gence fiksleyen Medyum Meziyet.
Ronaldo ile Roma'da dizdize yemekler...
Sonra "bu kadar da olmaz ki" diyeceksiniz, öğlen saatlerinde tam 12.16'da telefonuma bir mesaj geldi: 9 Kasım'da Volkswagen Arena'da gerçekleşecek olan efsane piyanist "David Helfgott" konser bileti ... üyelerine yüzde 15'e varan indirimle...
Öykünüzle rüyalar ve gerçeklik birbirine karıştı gitti.
Eleştirmenlere göre, sizin öykü ve romanlarınızda; yaşantılar, anılar, duygular, düşünceler, hayaller, rüyalar bir araya gelir, özgün bir büyülü gerçeklik yaratılır.
Sanat deyince dünyada ilk akla gelen İtalyan Umberto Eco sanki sizi tarif etmiş :
"Kurmaca anlatılarda gerçek dünyaya yapılan kesin göndermeler öylesine iç içe geçer ki, romanda bir süre kaldıktan ve haklı olarak fantastik ögelerle gerçekliğe yapılan göndermeleri birbirine karıştırdıktan sonra, okur artık kesin olarak nerede bulunduğunu bilemez."
Ben de bilemedim vallahi...
Türbede namaz kılan kadınların yanından Sultanahmet'e ne zaman ışınlandım, kendimi Ronaldo'nun maçını izlerken ne zaman fark ettim.
Hele o kaprisli kendini beğenmiş Brezilyalı ki benden uzak dursun Neymar'a ne demeli.
Peki o geziler; birdenbire Boğaz'da denize bakarken hangi ara Çin'e giden bir uçakta hostesten kahve istediniz.
Bir burdasınız bir de bakıyoruz Berlin'de, Roma'da ya da St. Petersburg'ta..
İstanbul'un ya da Ankara'nın sokaklarında gezinirken Paris'e, Venedik'e, Cezayir'e, Seul'e, Portekiz'e ne zaman gidiverdiniz.
Hem de ne gitmeler, Viyana'nın altını üstüne getirmişsiniz: Ünlü kafeleri, Mozart çikolatalarını, Schönbrunn Sarayı'nı, İmparatoriçe Sissy'i, Freud'un evini, Stefan Zweig'in fotoğraflarını ne ara gördünüz de böyle ayrıntılı hatırlıyorsunuz.
Nasıl yazıyorsunuz siz öyle, bazen yılda iki kitap birden geliveriyor.
"Bütün her şey ilk cümlenin altında. İlk cümleyi yazacağım zaman, belki ben son cümleyi de biliyorum ama onun farkında değilim. Bir satır sonra ne olacağını bilemeyebilirim. Bir sayfa sonrası benim için bir meçhul olabilir. Gece yattığım zaman ertesi günü merakla düşünürüm. Aslında bütün her şey kafamda oturmuştur. Fakat son anda bir karakter girer romana! Başlangıç çok heyecanlı, sanki bir narın çatlamaya hazır olması gibi... Bitişinde de nar artık ağaçtan düşecektir. Bilinmeyen bir yöne giden bir gemiye yazılmış, yoksul bir tayfa gibiyim aslında. Dünyada anlatabileceğim en güzel şey yazmak. Günde 7 saat çalışıyorum. 22.5 ayda bitiyor bir roman." (Bahar Tanrısever, Cumhuriyet Kitap)
Sayfalar çevrildikçe, insanlar, hayaller, gezintiler, masallar, suretler, gölgeler geçiyor. Ünlü isimler; kimi hayatta olmayan Edith Piaf, Dostoyevski, Stalin gibi kimi de pop magazin dünyasından:
"Bu geceki jüri, Çek top model Bar Rafaeli, Lübnanlı manken Gigi Hadid ve Barbadoslu şarkıcı Rihanna efendim."
Kendi hayatınız, ilişkileriniz, dostlarınız, eşiniz de boy gösteriyor kitaplarınızda cansız nesneler de. Bazen bir resim, mektup ya da aynadan alıp bizi başka dünyalara götürüyorsunuz.
"Ben bütün hayatı bir rüya gibi hatırlıyorum" demişsiniz Esme Aras'la söyleşinizde: Başka bir olay, başka bir gerçeklik de olabilir. Rüya âlemi senin gerçeğin olabilir. Çünkü o da bir dünya.
Siz çok yaşayın Nazlı Hanım.
Bizi rüyasız bırakmayın emi...
(Sabah Kitap ekinin Kasım 2018 sayısında yayınlanmıştır.)

KİTAPTAN

Nalan'ı düşündüm. Bütün bu yaşadıklarım, bütün bu içine girdiğim değişik dünyalar, tanıdığım insanlar, suretler, gölgeler, hayaller ve gerçekler hep Nalan'ı düşünürken rastladığım şeyler.
Gerçek mi bunlar sanrı mı?
Güzel rüyalar mı, neler hiç bilmiyorum.
 Gecenin gölgeleri çevrelemiş beni, belki o gördüğüm Nalan değil, arada aklıma takılıyor bu. Korkuyorum.
Ya Mebrure?
Nalan'ın öteki sureti, değişik bir kısmı.
 O nedir?
Ne tuhaf şey bu Mebrure.
Bütün anıları bütün birlikte gezdiğimiz dünyaları eksiksiz anlatıyor, ben Nalan'ım diyor ama acaba o kim?
Bu yarı karanlık, rüya kenarlarında dolaşıyorum her gece.
O yeşil koridor, bizi bekleyen Cristiano Ronaldo ve Neymar. Onlar acaba gerçek mi?
 Aklıma bunlar takılıyor. 
Şaşırıyorum.
O yarışma, o birbirine giriş, hakaretler, tacizler, küçümsemeler...