Komplo teorileri her zaman
ilgi çeker.
Kahvehane dedikodusundan mahalle kavgalarına, medya dünyasından
bürokrasiye, tarihi olaylardan savaşlara kadar aklınıza gelen her alanda komplo
teorileri olagelmiştir.
Hele spor dünyası ki bunu futbol diye okuyun. Uydur
uydurabildiğin kadar, alıcısı her zaman bulunur, nasılsa bir inanan olur.
Buna son zamanlarda eklenen sosyal medyada eklenince cinnet durumunda bir
paranoyaya bağlamış durumdayız.
Kahve falı açar gibi komplo teorileri sürüp
gider.
Ancak bu işin gerçek bir yanı da vardır kuşkusuz...
Özellikle
devletler, çıkarlar söz konusu olduğunda mesele hiç de kahve falı gibi
küçümsenmeye gelmez.
En canlı örneği bizim de artık bir ucundan dahil olmak
zorunda kaldığımız Ortadoğu...
Bırakın yılları, ayları her gün, her saat
değişen dengeler, karşılıklı alınan pozisyonlar bir anda
değişebiliyor.
Dönemin Romanya Krallığı'nın İstanbul elçisi olarak görev
yapan diplomat ve araştırmacı Trandafir G. Djuvara'nın Türk İmparatorluğunun
Paylaşılması Hakkında Yüz Proje adlı kapsamlı kitabı yaşadığımız zamanları
anlamak için dünden bugüne ışık tutuyor.
Avrupalılar'ın 13. yüzyılda Haçlı
seferleriyle başlayan Doğu'ya yönelik ilgisi, ABD'nin Batı diye adlandırdığımız
bloğa katılımıyla sürmektedir.
Batı'nın başlarda Bizans ve Selçuklular'a
yönelik planları, Osmanlı'nın ortaya çıkmasıyla yönünü belirlemiştir: Nasıl
parçalarız ya da nasıl ele geçiririz.
Romen yazarın farklı ülkelerin
arşivlerinde yaptığı çalışmalarla ortaya çıkardığı projelerde krallar,
kraliçeler, din adamları, filozoflar, bilim insanlarının görüşleri yer alıyor.
İş Bankası Yayınları'ndan çıkan kitapta; paylaşım projelerinin yanısıra, 30
harita ve yazarı Djuvara'nın anıları da yer alıyor.
İlk kez Balkan Savaşları
sırasında basılan çarpıcı kitapta, Osmanlı'nın çöküş dönemine doğru 1912'deki
bir özel projeden söz ediliyor.
Başkent İstanbul'un Hong Kong modeli imtiyazlı
bölgelere ayrılması öngörülüyor.
Buna göre; Haydarpaşa Almanlar'a, Pera
Fransızlar'a, Boğaziçi tepeleri Ruslar'a, Galata Avusturyalılar'a, İstanbul
yakasının yönetimi de İngilizler'e bırakılacak.
Yüzyıllar sonra bunların
yerine; Kerkük, Erbil, Afrin, İdlib, Kobani yazıp öyle okuyun.
Yazan ve
sahneye koyan değişmiyor, farklı olan yalnızca aktörler...
(Sabah Kitap ekinin Ekim 2017 sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder