Taraftar olmak hiç ama hiçbir şeye benzemez... Tarifi çok zordur... İnsanlar hayatlarında birçok şeyden vazgeçerler ancak taraftarlıktan asla. Çünkü o karşılıksız bir sevgidir. Yenmek ya da yenilmek önemli değildir. Hangi konumda olursanız olun o büyük ailenin bir parçası olmak beraber üzülüp beraber ağlamak tarifi zor bir meseledir...
Ancak burada çok ince bir çizgi vardır. Hak, hukuk, adelet deyince akan sular durur, durmalıdır... Taraftarlık bile bir yana bırakılır, gerekirse bağrına taş basarsın...
Ama yaklaşık bir yıldır kendimizi iyi hissetmiyoruz, kötüyüz, ringte arka arkaya yumruk yiyen boksör misali nakavt olmak üzereyiz..
Gözümüzün içine baka baka yapılanları bir köşe yazarı çok iyi özetlemiş: TFFT.
Yani Türkiye Futbol Federasyonu Tiyatrosu...
Geçmişten bugüne birçok konuda sorunu halının altına süpürüp görmezlikten gelmeyi marifet sanmışız. Bir süredir bunlarla hesaplaşıyoruz ancak yetmez yetmemeli.
Peki Futbol Federasyonu'nun 30 Nisan'daki açıklamasını nasıl hazmedeceğiz; hak, hukuk, ahlak, adalet nerede. Başta ailemiz olmak üzere, bizi yetiştiren öğretmenlerimiz, hocalarımız, din konusunda öğüt veren büyüklerimiz, okuduğumuz kitaplar, dostlarımız, hepsi yanlış biliyormuş demek ki...
Üç maymunu oynarsın. Görme, duyma, üçüncüsü de 'konuşma'dır...
Doğru, konuştular ama örtbas ederek, görmezden gelerek ve bugüne kadar olan biteni duymamazlıktan gelerek...
Büyük bir torba açıp haklı haksız 16 takımı birden Disiplin Kurulu'na verip bir yandan o ünlü 58. maddeyi değiştirmeye kalkışmanın adını siz koyun.
Yani buradan bir adalet çıkar mı, tabii ki çıkmaz...
Tamam Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş'ı anladım, çünkü iddianamede adı geçiyor.. Galatasaray'a da gözdağı vermek istediniz. Peki o sezon ligi üçüncü bitirmiş Bursaspor'un ne işi var... Yani kurallar işletilse belki de 2011 şampiyonluk kupasının verilmesi gereken Bursaspor'a ne mesaj verilmek isteniyor... Başkan İbrahim Yazıcı'nın, "Mağdur kulüplerin en başında Bursaspor'un ismi varken ve ortaya çıkan bu mağduriyetin karşılığında, söz konusu süreci haklarımızın teslim edilmesi beklentisiyle takip ederken neyin savunmasını verebiliriz" demesi doğru bir tavır... Keza savunma vermeyeceğini açıklayan Kayserispor'un da bu kepazeliğe ortak olmayacağını belirtmesi takdire şayan...
Kaldı ki, daha açıklamanın üstünden 24 saat geçmeden Federasyon'un iki üyesinin karara şerh koydukları ve 58. maddenin değiştirilmesine karşı oldukları ortaya çıktı. Yani kendi içinde bile baştan kokan bir acizlik ve sorumsuzluk var ki evlere şenlik...
Etik Kurulu'nun raporunu açıklamayan ve yalancılıkla suçlanan Başkan Yıldırım Demirören kendi kulübünü enkaza çevirdikten sonra Türk futbolunu da batırmaya çalışıyor. Ancak Avrupa ve dünya futbolunun patronları UEFA ve FIFA her şeyi görüyor...
Hele UEFA daha play- off'lar başlamadan Federasyon'a mektup yazarak dolambaçlı yollara sapılmaması konusunda uyarısını yapmıştı.
Ayrıca FIFA'nın disiplin talimatının 70. maddesi de çok açık ve hiçbir 'ama'yı kabul etmeyecek kadar net: "FIFA kendine üye federasyonların hak ihlali yapması ve hukuk kurallarına uygun karar almaması durumunda yaptırım hakkını saklı tutar."
"Kimse bize bir şey dayatamaz" diyenlere de Türkiye Futbol Federasyonu'nun ana statüsündeki maddeyi anımsatmak istiyorum:
"... kendi üyelerinin, kulüplerin, futbolcuların ... FIFA, UEFA ve TFF'nin statü, talimat ve kararlarına ... uymalarını sağlamak."
Ya işte böyle...
Anayasa Hukuku'nda sayısız eser vermiş binlerce öğrenci yetiştirmiş Prof. Tarık Zafer Tunaya, "Bugünü yaşayanlar gelecektekiler tarafından yargılanacaklarını bilmekle ödevlidirler. Nasıl ki kendileri öncekileri yargılamışsa..." diyor.
Bugün geçmişte yapılan onlarca haksızlığın hesabı görülüyor haksızlık kimsenin yanına kar kalmıyor...
Bilsinler ki bu topraklarda delicesine sevilen futbol sevgimizin canına okuyanlar hiç de iyi anılmayacaklar...
Vicdanlar bir kez kanarsa onu kimse durduramaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder