Kandilli Rasathanesi toplumun güvendiği ve itibarlı bir yer haline gelinceye kadar neler yaşadı? Prof. Dr. Mustafa Aktar, Rasathane ile Bilimde Yüz Elli Yıl kitabında tarihi kurumu mercek altına alıyor.İnsanoğlunun en büyük mücadelesi doğayla oldu.
Gökyüzüne ve yeryüzüne bakıp başına gelenleri anlamaya çalıştı.
Hiç kuşkusuz en büyük merakı ve korkusu da oydu.
Güneş ve ay tutulmaları, güneşteki patlamalar, yıldızlar, gezegenler...
İklimsel döngüler; fırtına, yağmur, kar, seller...
Ve en acımasızı depremler...
6 Şubat'taki çifte depremin ruhumuzda açtığı yaralar çok taze, daha 1999'daki Gölcük bile hâlâ tüm acısıyla zihinlerimizde duruyor.
Kandilli diye başlayan her haber içimizi hoplatıyor, rasathane artık hayatımızın bir parçası.
Bu kurum tarihi boyunca toplumun güvendiği ve itibarlı bir yer haline gelinceye kadar neler yaşadı...
Bu sorunun cevabını ve daha fazlasını deprem uzmanı Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Dr. Mustafa Aktar veriyor.
Ulusal Sismik Ağ Projesi'ni yürüten Prof. Aktar, Rasathane ile Bilimde Yüz Elli Yıl kitabıyla Kandilli'nin tarihini ele alıyor.
Kitap; anılar, bilgiler, teknik, bilimsel veriler gibi sadece uzmanların anlayacağı bir metin değil, kendi deyişiyle; rasathane-bilim-toplum üçgeninde yerel boyuttan küresel ölçeklere, bireysel duyarlılıklardan siyasi paradigmalara uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Bu yüz elli yılda hem dünyada hem de bizdeki isyanlar, toplumsal olaylar, savaşlar, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişteki sancılar, kültürel ve ekonomik değişimler rasathaneyi de etkiliyor.
Prof. Aktar, akademisyen titizliği, kapsamlı arşiv çalışmasıyla bir avuç insanla yola çıkan rasathanenin bugün geldiği noktayı anlatıyor.
Meraklı okuru bilgilendirmesi de cabası.
Kitabın arka planına yerleştirdiği tarihi olayları, bilim adamlığıyla harmanlayıp, bir edebiyatçı gibi üslubuyla zenginleştiriyor.
1577'de Sultan III. Murad'ın emriyle kurulan İstanbul Rasathanesi dünyada sayılı örneklerden biridir ve o döneme göre büyük bir adımdır.
Ortaçağ'da astronomi bilimi en çok İslam dünyasında gelişmişti ve en büyük deneyim bu coğrafyada birikmişti.
Başınada müneccimbaşı ünvanıyla anılan bir bilim adı Takıyyüddin Efendi getirilir.
Ancak, sadece bizde değil Avrupa'da bile şüpheyle karşılanan ve 'bilim ve din ikilemi' tartışmaları yüzünden iki yıl sonra kapatılan rasathane içindekilerle topa tutulup yok edilir.
Ve rasathane yaklaşık 300 yıl sonra sessiz sedasız bir salname ile yeniden açılır:
İşbu Rasathane 1868 sene-i miladiyesine müsadif olan 1285 sene-i hicriyesinde tesis buyurulmuş ve âlât ve edevâtı Avrupa'nın fabrikalarından mübâyaa olunmuştur.
Adı Rasathane-i Âmire olur ve başına Aristidi Coumbary getirilir.
İlk yeri Beyoğlu'ndaki İstiklal Caddesi olan rasathane uzun yıllar burada kalır.
Bir ara Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) bahçesine taşınması söz konusu olur.
Daha sonra Maçka'da bir yere taşınır ve Osmanlı'nın son döneminde İcadiye Tepesi'ne yani Kandilli'deki bugünkü yerine kalıcı olarak yerleşir.
Başlarda hava durumu yani meteoroloji, gökyüzündeki gözlemler öne çıkar.
Takvimlerin ve zamanın belirlenmesinde rol alır.
Hele alaturka saatten alafrangaya geçişteki tartışmalar, gelenekselden evrenselliğe giden yolda dünyada ve bizdeki yansımalar kitabın en güzel bölümleri arasında.
Sultan Abdülaziz'in emriyle Osmanlı'da saatlerin doğru ayarlanması için öğlenleri 00:00'da Tophane'den bir top atılması gibi ilginç olaylar yaşanır.
Bugün kullanmakta olduğumuz Greenwich saat dilimleri sisteminin kabul edildiği toplantıda Osmanlı devleti de temsil edilir.
Tabii ki rasathaneyi danışma ve bilgilenme seviyesine getiren depremler olacaktır.
10 Temmuz 1894'te İstanbul büyük depremle sarsılınca en büyük iş rasathaneye düşer.
Büyük korkuyu ve söylentileri yatıştırmak için açıklamalar yapar, yurtdışından uzman getirerek raporlar hazırlatır.
Ve zaman içinde sismometreler başta olmak üzere teleskoplar ve bilimsel aletlerle zenginleşen rasathane, onlarca bilim adamının özverili çabalarıyla özellikle Cumhuriyet dönemindeki atılımlarıyla bugün saygın bir yer kurum haline gelir.
"Hocam deprem olacak mı?, Kuyrukluyıldız bize çarpacak mı?, Güneş patlaması bizi de patlatacak mı?, Gezegenler bir hizada hizalanınca dünya savaşı çıkacak mı?, Tsunami İstanbul'u yutacak mı?, İklim değişince Marmara Denizi çöl olacak mı?... gibi vatandaşın korku ve söylenti bile olsa her türlü sorusuna yanıt verilir.
Kandilli Rasathanesi'nin Osmanlı- Türk aydınlanmasının bir eseri olduğu belirten Mustafa Hoca'nın tespiti 150 yılı özetliyor:
"Rasathaneler özünde bilim için oluşturulmuş birer gözlem laboratuvarlarıdır. Ancak tarih boyunca bunun çok ötesinde bir anlam taşımışlardır.
Bunun sebebi, bazı kritik dönemlerde, evrene bakış açımızı değiştiren, toplumların en yenilikçi ve hatta en devrimci düşüncelerini üreten kuruluşlar arasında yer almalarıdır.
Gün gelmiş insan aklının ulaştığı en üst noktayı simgelemiş ve gün gelmiş şeytani düşüncelerin yeşerdiği bir sapkınlık yuvası olarak kabul edilmişlerdir."
(Sabah Kitap, Mart 2023 sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder