Sayfalar

3 Şubat 2016 Çarşamba

Bir limandır kütüphaneler...

Hakikatin Sesi'ni okuyan adamlar... 
Hakikatin Sesi'nin peşinde geçen ömürler 
Geçmişten geleceğe hakikati seslenen kitaplar...
Üç ay önceydi, Madrid'ten tarihi kent Toledo'ya doğru yol alırken kitabı yanıma almadığıma hayıflandım. Bir zamanlar Müslümanlar'ın, Hıristiyanlar'ın, Yahudiler'in birarada yaşadığı tarihi kenti kitabın rehberliğiyle gezmek güzel olacaktı.
Prof. Dr. İsmail E. Erünsal, Osmanlılarda Kütüphanecilik ve Kütüphaneler kitabında bugünü anlamak için geçmişi iyi bilmenin hakkını vermişti.
Kitap, Osmanlı'nın kitap ve kütüphane kültüründen önceki arka planla başlıyordu. İslamiyet'in kitap ve kütüphane birikimini okurken kendimi yeniden Toledo sokaklarında buldum.
Az ötede bir seyyah dolaşıyor, soylulardan birinin evinin önünde yükler boşaltılıyor. Doğu'dan getirilen onlarca kitap, kütüphanesinde yerini alacak.
Çünkü o dönemlerde kitap gerçek bir hazine, ona sahip olmanın tarifi yok. 
Notlar alarak okuduğum Erünsal, İslam aleminde ilk kütüphanelerin Kur'an-ı Kerim ve Hadislerin etrafında yoğun bir te'lif faaliyetinin başladığı Emeviler döneminde (661-750) aynı zamanda birer okul olarak da görev yapan mescidlerde ortaya çıktığını söylüyor.
Kutsal kitabının ilk emrini "Oku" diyerek alan bir dinin kültürü de inancı etrafında şekillenmiş.
Abbasi halifesi Harun Reşid'in Bağdat'ta kurdurduğu Beytü'l - Hikme'de binlerce kitabın yanısıra Arapça'ya çevrilmek üzere Grekçe, Süryanice, Farsça kitapların önemli bir yer tuttuğu, kitap temin etmek için Bizans'a sefer düzenlediği; Batı'da ise Endülüs Emevileri'nin büyük bir kültür yarattığı, Kurtuba (Cordoba), İşbilliye (Sevilla), Tuleytula (Toledo), Gırnata ( Granada), Belensiya (Valencia) gibi kentlerdeki kütüphanelerin birbiriyle yarıştığı dönemler...
Yemen'den Diyarbekir'e uzanan geniş bir bölgeyi elinde tutan Eyyübiler'in efsanevi hükümdarı Selahaddin Eyyübi'nin veziri Kadı'l Fadil'in özel kütüphanesinde bir milyonu aşkın kitap bulunduğu...
Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın ünlü veziri Nizamülk'ün onlarca medresenin yanında kurdurduğu kütüphaneler...
Develerle gönderilen kitaplar, halkın ve idarecilerin bağışladıkları eserlerle oluşturulan onlarca kütüphane...
Sonra Anadolu Selçukluları'nın ilim ve irfan merkezi haline getirdikleri Konya'da 1200'lü yıllarda ilk kütüphanenin kurulması...
Ve nihayet Osmanlılar'ın ilk dönemleri dışında üçüncü padişah 1. Murad dönemiyle yükselen kitap ve kütüphane sevdası...
Fatih, 2. Beyazid, Selim, Kanuni ve ardından gelenler kitaba değer vermiş, kütüphanelerin kurulmasını bizzat teşvik etmiştir.
Gerçek bir kitap düşkünü olan I. Mahmud dönemi vakıf kütüphaneciliğinin altın zamanları olarak anılmaktadır. İmparatorluğun en uzak yerlerine kalelere bile kütüphane kurulmuştur.
Özellikle yönetici sınıfının sahiplenişi, zengin ailelerin evlerindeki kütüphaneler bir imparatorluğun iyi eğitime, bilgiye verdiği önemi de göstermektedir.
Osmanlı çöküş döneminde bile kitabı ve kütüphaneyi desteklemeyi sürdürmüştür.
Prof. Erünsal, büyük kütüphaneleri ve onların idarecilerini, görevlilerini, ne zaman açılıp ne zaman kapandıklarını, kitap alma şartlarını, koleksiyonları, katalogları bile titizlikle araştırmış...
Notlar alarak keyifle okuduğum kitabın ortalarına gelmiştim ki bir haber keyfimi kaçırdı.
"Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilk kez açıkladığı Kütüphane İstatistiklerine göre resmi okul, özel okul ve özel kurs kütüphanelerinin sayısı 2014 yılında yüzde 9,4 azalarak 27 bin 948'e geriledi. Geçen yıl önceki yıla göre çeşitli nedenlerle 2899 kütüphane kapandı. 77 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti'nde halk kütüphanelerinin 1 milyon 209 bin 766 üyesi bulunuyor."
"Niye, neden, böyle mi olmalıydı" diye dostlarla konuşurken can sıkıntımı yine bir kitap aldı götürdü.
Bir öğle vakti Dış Haberler Müdürümüz Taha Kılınç bir kitap uzattı.
"Ali Emiri'nin İzinde..."
Fatih'teki Millet Kütüphanesi'nin eski müdürü Mehmed Serhan Tayşi ile yapılan söyleşi kitabının tanıtımında "örnekleri giderek yok olan farklı hayatlar" vurgusu bugün yaşadığımız tartışmaların özeti gibi...
Taha, kitap ve tarih sevdalısı Mehmed Tayşi'nin çocukluğundan başlıyor anlatmaya. Saatler, günler süren söyleşiler, onların yazıya dökülmesi tam beş yıl sonra nihayetleniyor.
Kitabı açtım ve bir anda kendi geçmişimde uzun bir yolculuğa çıktım...
Kitap, çocukluğumun ilk gençliğimin geçtiği Fatih'te, korna seslerinin, insan kalabalığının arasında Fevzi Paşa Caddesi'nin kenarında tarihi binanın öyküsüdür aynı zamanda.
Feyzullah Efendi'nin yaptırdığı medrese ve kütüphane 1916 yılında Ali Emiri tarafından Millet Kütüphanesi olarak hizmete açılır.
Ancak imar çalışmaları sırasında yıkılmak üzereyken Fransız büyükelçisinin eşi Madam Bompart devreye girer. Tesadüfen gördüğü çalışmayı Sultan Reşad'a çıkarak engeller.
Ve o kütüphane bizler gibi onca insana merhametle, sevgiyle kucak açıp kültür dünyamızı şekillendiren bir liman olur.
Mehmed Tayşi, kütüphanede memurluk, uzmanlık, müdür yardımcılığı ve müdürlükle geçen uzun yıllar boyunca birçok insan tanır...
Yerli, yabancı akademisyenler, kitap sevdalıları hepsi birbirinden renkli insanlar...
Verdiği ayrıntılar müthiş; giyim kuşamından düşüncelerine kadar her şeyi o kadar net hatırlıyor ki hayran olmamak mümkün değil...
Hatta ailemizin değerli büyüğü avukat ve yazar Şevket Beysanoğlu dayımız bile oranın müdavimiymiş.
Kütüphanenin kurucusu Diyarbekirli Ali Emiri ki, Balkanlar'daki İşkodra'dan Arabistan'daki Yemen'e, Türkistan'ın Cend şehrinden Hicaz'a, Orta Asya bozkırlarından, Horasan, Belh ve Azerbaycan'a kadar büyük bir coğrafyada kitap toplamış... Ancak aradığı bir kitapmış: Kaşgarlı Mahmud'un Divan-i Lügati't- Türk...
İşte Mehmed Tayşi o kitap sevdalısı adamın aradığı kitabını ve binlerce eseri günümüze kadar gözü gibi korumuş.
Eline, kalemine sağlık Taha kardeşim böyle bir kültür adamını bize tanıttığın için..
Belki kütüphaneye gittiğimde Mehmet Bey'den kitap istemiş belki de sohbet etmişimdir. Başımı okşayıp "bu kitap işine arar" demiştir kimbilir..
4 ay önce hayata veda eden Mehmet Tayşi bu dünyadan geçip giderken ne güzel izler bırakmış.
İmam-ı Rabbani'nin sözü tam da onun için söylenmiş gibi:
"İyiyi arayan ruhun muhtaç olduğu asil dost, hakikati seslenen kitaptır."
(Sabah Kitap ekinin Eylül 2015 sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder