Patlayan bombalar, nereyi kaldırsan oradan çıkan çokuluslu şirketler, manipüle haberler... John Le Carre, Nazik Bir Durum'da Cebelitarık'taki bir operasyonla ortaya çıkan kirli ilişkilerin arka planına odaklanıyor
"Le Carre'yi terkedemezsiniz, o sizi bir şekilde bulur..."
Bu satırları 13
ay önce Kitap ekinin Eylül sayısında yazmıştım.
Temenni değil, bir saptamaydı.
Çok geçmedi, elimde yeni bir kitabı ve yine aynı ruh haliyle iyi bir
romancının usta işi hikayesinin içinde buldum kendimi...
İngiliz yazar John
Le Carre'nin 2 yıl önce yazdığı Nazik Bir Durum kitabının Türkçe baskısı geç de
olsa tutkunlarıyla buluştu.
Bir eleştirmen onun için "Yahu Le Carre hiç
eskimiyor" demişti. Kitaplarını okurken her zaman bu sözü hatırlarım ve
defalarca olduğu gibi bir kez daha yinelerim.
Evet, hiç eskimiyor...
Peki,
sırrı nedir..
Le Carre her daim kendini yenilemeyi bildiği için güncel ve
derin bir tutkuyla bekleniyor.
Pragmatist bir yanı var; dünyanın
dinamiklerini, teknolojiyi, siyaseti, hayatın akışını iyi gözlemleyen biri aynı
zamanda.
Hikayesini anlatırken hiçbir ayrıntıyı unutmaz; karakterlerinin
ayakları yere basar, hiçbir şekilde şüphe duymaksızın benimseyeceğiniz kimlikler
verir onlara...
Zordur onu okumak sizi de hikayeyi çözmeniz için davet
eder...
Ağır ağır ilerleyen temposu öyle bir hızlanır ki nefes nefese
kaldığınızı hissedersiniz...
Le Carre, Soğuk Savaş döneminde ünlendi.
Köstebek, Soğuktan Gelen Casus, Bir Öğrenci Gibi, Smiley'nin İnsanları, Rus Evi
kitapları büyük bir ilgiyle karşılandı. Her biri milyonlarca sattı. Dizilere,
filmlere konu oldu.
Eski bir casus olması, İngiliz Gizli Servisi MI6'nın içinden
gelmesi ve gizemli hayatı da kitapları kadar ilgi odağı olmasını
sağladı.
1989'da Berlin Duvarı yıkıldığında, Demir Perde tarih sahnesinden
çekilirken ünlü karakteri Smiley'i son kez sahneye çıkardı.
Top Secret'te eski
bir casusun anılarını anlatıp yeni dünyaya yüzünü döndü.
Sovyetler
Birliği'nin dağılmasıyla ortaya çıkan karmaşayı Bizim Oyun'da anlattı.
Silah
kaçakçıları ve uyuşturucu tacirlerini Gece Müdürü'nde, Orta Amerika'da olan
biteni Panama Terzisi'yle, bankalardaki kara para trafiğini Single ve Oğlu'nda
ele aldı.
Bahçıvan'da yolu Afrika'ya düştü, Sıkı Dostlar, Gizemli Melodi ve
Almanya'daki Türkler'inde içinde olduğu Aranan Adam'da günceli ıskalamadığını
hep gösterdi.
Hain'de Rus oligarklar ve İngiliz Gizli Servisi'nin mücadelesi
vardı.
VİCDAN DİYE BİR ŞEY VAR
Şurada burada patlayan bombalar,
görünürde düzgün bir şirket gibi görünen ancak nereyi kaldırsan oradan çıkan çok
uluslu şirketler, ağzında laf kalabalığı politikacılar, gazetelerdeki acayip
manipüle haberler, manşetler...
Ve birgün mana veremediğiniz,
anlamlandıramadığınız, ne olduğu nerden çıktığı belli olmayan olaylar.
İşte
Le Carre, o kirli ilişkilerin arka planına odaklanıyor Nazik Bir
Durum'da...
Cebelitarık'ta bir operasyon. Amerikalılar, İngilizler ve bir de
paralı askerlerin dahil olduğu operasyon İslami radikal bir örgütün liderine
yöneliktir ancak arkada dönen büyük bir tezgahtır.
Ruhunu çok uluslu
şirketlere satmış, hırslı ve zayıf iradeli bir bakan ve yardım kuruluşu
görünüşlü bir holdingin de işin içine karıştığı operasyonda, yanlışlıkla bir
Müslüman kadın ve bebeği de ölür.
Olay örtbas edilir, bir zamanlar
vatanseverlikle ortalıkta gezinenler, çoktan sus paylarını alıp bol maaşlı
şirketlerde iş başı yapmıştır.
İngiliz hükümetinin üst kademelerindeki bu
büyük tezgah karanlık koridorlarda, tozlu raflarda, zihinlerin en derinine
atılmıştır ki...
Operasyonun askeri şefi, her türlü vaade rağmen isyan eder.
Çünkü ortada bir terörist yoktur ve biri kadın diğeri bebek iki masum insan
ölmüştür..
Adım adım şüpheli bir intihara sürüklenir.
Eski askerin
düşürdüğü yerden bayrağı alan vicdanlı bir bürokrat ve pasif de olsa operasyona
bir şekilde karışmış eski diplomat yeldeğirmenleriyle savaşmaya karar verip
olayın peşine düşer...
Le Carre her zaman yaptığı gibi finali sakince yapar.
Orada mutlu bir son yoktur, pireler filleri yutmaz...
Ama vicdan diye bir
şey var o usul usul kanamaya devam eder...
Fazlasıyla komplo teorisi mi
geldi, öyleyse etrafınıza dikkatlice bakın
derim...
KİTAPTAN BİR BÖLÜM
Güvenlik
kurslarında her zaman bir saklambaç oyunu olurdu:
Pekala, bayanlar baylar,
elinizde bu son derecede gizli, çok tehlikeli belge var ve gizli polis kapınıza
dayanıyor. Onlar evinizi aramaya başlamadan önce tam doksan saniyeniz
var.İlk düşündüğün yerleri hemen ele: Kısacası rezervuarın arkası OLMAZ,
yerdeki gevşek kaplama OLMAZ, avize OLMAZ, buzdolabında buzluk ya da ilk yardım
kutusu OLMAZ ve mutfak penceresinden dışarıya bir ipe bağlayıp sallandırmak ASLA
OLMAZ, teşekkürler.
Peki öyleyse, neresi?
Cevap: Aklınıza gelebilecek en bariz
yer, ya da onun en bariz arkadaşları.
Sandığında, Beyrut'la ilgili hiç
düzenlenmemiş eşyanın biriktiği en alt çekmecede CD'ler, aile fotoğrafları, eski
sevgililerin mektupları ve evet, plastik mahfazalarının üzerine el yazılı
etiketle yapıştırılmış bir sürü flaş disk yatıyordu.
İçlerinden bir tanesi
gözüne çarptı: ÜNİVERSİTE MEZUNİYET PARTİSİ, BRİSTOL.
Etiketi çıkardı, üçüncü
flaş belleğe sardı ve diğer ıvır zıvırla birlikte çekmecenin içine
bıraktı....
(Sabah Kitap ekinin Kasım 2015 sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder