Sayfalar

30 Mart 2012 Cuma

Medeniyetlerin Fatih'i...


Türk sinemasının en büyük bütçeli filmi "Fetih 1453" gösterime girdiği günden beri tartışılıyor. Filmi vizyona girdiği ilk hafta 2 buçuk milyon kişinin izlemesi ve birçok ülke tarafından satın alınması büyük bir başarı... Sinema eleştirmenleri özellikle savaş sahnelerini çok beğendi, tarihçiler ise olayların ve kişilerin üstünden giderek haklı eleştiriler sıralıyor. Filmin bunların yanında en büyük getirisi, kulaktan dolma ve resmi tezlerle bildiğimiz bir döneme ait tarihin tartışılmaya başlanması oldu...
Fatih Sultan Mehmed ve Fetih'le ilgili kitaplar yeni baskılar yaptı. Filmin danışmanlarından Prof. Dr. Feridun Emecan hoca başta olmak üzere birçok tarihçi televizyon ve gazetelerde söyleşilerle tartışmayı olgunlaştırdı.
İstanbul'un fethi birçok ilkin yaşandığı bir olaydır...
Ateşli silahların ve modern askeri tekniklerin kullanıldığı önemli bir savaştır..
Ortaçağ'ı kapatmıştır ve Prof. İlber Ortaylı'nın da isabetle belirttiği gibi; elli üç gün süren uzun savaş gerçekten Ortaçağ'ı kapatmıştır. Bu Ortaçağ, Avrupa tarihi için böyle olduğu gibi bizim için de öyledir...
"İşte bu imparatorluk çağı da bir yerde Osmanlı'nın yeniçağıdır."
Fatih, 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul surlarından içeri beyaz atıyla girdiği zaman, son Bizans İmparatoru 11. Konstantin Paleiologos elinde kılıçla son nefesini veriyordu. Kuşkusuz bu olay insanlık tarihini değiştirmiştir. Bazı tarihçilere göre Roma İmparatorluğu Bizans'ın düşmesiyle yok olmamış, şekil değiştirmiştir. Bir dönem Roma'da Papanın danışmanlığını yapan Grek kökenli filozof Georgios Trapezuntios 1466 yılında Fatih'e yazdığı mektubunda şöyle diyor: "Roma İmparatorluğunun başkenti Konstantiniyye'dir... Dolayısıyla siz Romalıların meşru imparatorusunuz... ve kim ki Romalıların İmparatorudur ve öyle kalır, o zaman da tüm dünyanın İmparatorudur."
Burada Osmanlı'nın Roma İmparatorluğunun varisi olduğu kastedilir ki bunda haklılık payı vardır.
Rumlar yeryüzündeki cennet, Tanrı'nın ihtişamının tahtı olarak gördükleri o muhteşem mabet Ayasofya'nın içine sığınmışlardı. Bir mucize bekliyorlardı...
Fatih içeriye girer ve mermer zemini hırpalayan askerlerinden birini durdurarak, "Ganimet ve esirlerle yetinin; şehrin yapıları bana aittir" der. Hazreti İsa'nın, Meryem Ana'nın ve Ortodoks ermişlerinin dibinde Allah'a dua etti. Tebrikleri de kabul ettikten sonra onlara şunu söyler: "Osmanlı'nın tahtı burada sonsuza kadar sürsün. Mührü muvaffakiyet olsun."
Filme dönersek bazı abartılmış yerlerine rağmen işte bu yüzden faydalı oldu diye düşünüyorum.
İlber Hoca'nın, Fatih hakkındaki tespiti bu yazının son sözleri olsun ancak bu büyük adamın kişiliği, dünyaya bakışı, imparatorluğun temeline attığı harcı daha konuşuruz:
"Fatih bir imparatorluk inşaa etmektedir; ama şunu da ifade edeyim ki altı asırlık imparatorluğu tarihi içinde sadece anavatanımız Anadolu'yu değil, Türkiye'nin dışında kalan Osmanlı ülkelerinin de içtimai, dini, kültürel yapısını en çok değiştiren hükümdar Fatih Sultan Mehmet'tir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder