4 Ağustos 2014 Pazartesi
Bir yılı daha geride bırakırken...
İşte bir yıl daha geride kalıyor. İki gün sonra yılın son günü. Farkında mısınız ama hep o cümledir herkesin ağzında: "Ne kadar da çabuk geçti zaman."
Gelecek yılın sonunda da bu cümleyi duyacaksınız. Tıpkı yıllardır duyduğunuz gibi...
Sonra hep aynı duygu gelip sarıverir insanı. Biraz melankoli ve çoğunlukla da geçmişin muhasebesi.. Yani kendinle olan hesaplaşma...
Herkesin kendine göre bir hesabı vardır kuşkusuz.
Ev kadınıysan; eşin, dostun, çocukların...
Çalışansa; taksitler, işteki durum, kariyer, çocukların geleceği...
Öğrenciyse, sınavlar, iş ya da ne bileyim tuttuğu takımın durumu, arkadaşlarıyla olan ilişki vs, uzar gider...
Herhalde en çetin ve en zor olanı kendinle olan muhasebedir.
Nitekim bütün dinlerde bu mesele en çok üstünde durulan konu olmuştur.
Ya da daha iddialı bir sözle, insanın kendisiyle olan hesaplaşması bütün dinlerin temelini oluşturmaktadır.
İlahi kelamın diliyle nefis hakimiyetine dayanmaktadır işin özü...
Tek tanrılı dinlerden Yahudiler'in kitabı Tevrat'ta insanın cennetten kovulduktan sonra verilen ilk buyruk nefsini zaptetme buyruğudur...
Zebur'da nefsi zaptetmek için Allah'ın insanın yüreğini yeniden yaratması gerekli olduğunu işaret ettiği yer alır.
Hıristiyanlar'ın kitabı İncil'de ise nefsi zaptetme/Tanrı'nın egemenliği ana konudur, müjdesi Tanrı'nın Egemenliğinin müjdesidir. Tanrı Mesih aracılığıyla insanların yüreklerinde kendi Egemenliğini kuruyor. Vaftiz olayı onu simgeler: Vaftiz edilenen kişi eski nefsin hükmünde olan hayatını Mesih'in ölümüne dayanarak bıraktığını ve yeni ve Tanrı'nın egemenliğinde olan bir hayat Mesih'in dirilişine dayanarak başladığını beyan ediyor.
Müslümanlar da her daim nefis muhasebesine davet edilirler. Her an her dakika bu hesabın verilmesi istenir.
Hazreti Muhammed'in, "Bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız" sözleri buna en iyi örnektir. O günlerden nakledilen uyarıcı sözü tamamlayan anlamlandıran bölümlerden biri Kuran'daki Haşr ayetidir:
"Ey iman edenler, Allah'tan korkun! Her nefis yarın için ne hazırladı ona baksın."
Yalnızca tek tanrılı dinler değil Budizm gibi önemli bir dinin de temeli bu hesaplaşmadır.
Kurucusu Budha'ya göre; her şeyin aşırılığından kaçınıp "Orta Yolu" seçmek gerekir. Bu "Nirvana"ya kavuşturucu yoldur. Gösterdiği Sekiz Yol ise şunlardır:
"Doğru inanç, doğru karar, doğru davranış, doğru söz, doğru yaşayış, doğru çalışma, doğru muhakeme, doğru düşünce."
Yılın son günlerinde dertleşeyim derken çok derin sulara doğru yol aldığımın farkındayım. Hele ki bu hesaplaşmanın insanoğlunun varoluşundan beri en ezeli derdi olduğu gerçeği de bir yanda dururken fazla haddimizi aşmayalım...
İtiraf edeyim buralara bir şiirin dizelerinden geldim... Attila İlhan'ın "Ben Sana Mecburum" şiirindeki şu dizelere bir göz gezdirin hak vereceksiniz:
"İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu."
Sağlıklı, mutlu ve sevdiklerinizle huzur içinde geçireceğiniz bir yıl diliyorum...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder