Beşiktaş iskelesinin önündeki meydanda tüm haşmetiyle büyük bir denizcinin heykeli ve az ötesinde de türbesi vardır.
Devasa döküm toplar serpiştirilmiştir aralara.
Hemen hizasındaki Deniz Müzesi'yle meydandaki büyük denizci birbirini tamamlar.
Osmanlı'nın Kaptan-ı Deryası Barbaros Hayreddin Paşa'nın heykeli denizin ufkuna bakarken sonsuz uykudaki bedeni de rivayet olarak nakledilen vasiyetindeki gibidir: Yattığım yerden denizin şıyırtısını işitmek isterim.
Müze, heykel ve türbenin önünden geçerek çıldırtan trafik ve kalabalıkların arasından işine ya da evine gidenler ne düşünürler bilmem ama tarihi topların içine sıkıştırılan çöpler içimi burkar.
İki yıl önce Fransa sahilindeki Nice'ten Monaco'ya giderken keçi yolu gibi bir yerden ulaşılan kayalıklar arasındaki Ortaçağ'dan kalma bir kasabada asılı tabelayı görünce de hüzünlenmiştim.
Plakette dönemin Fransız kralı 1. François ve müttefiki Kanuni Sultan Süleyman'ın 16. yüzyıldaki ortaklığından söz ediliyordu.
1543 yılında Barbaros'un kumanda ettiği Osmanlı-Fransız güçlerinin Savoy Kontluğu'nun sınırındaki bu kasabayı ele geçirdiği yazıyordu.
Yalnız bizim değil Batılı kaynakların da saygınlıkla söz ettiği Barbaros'un kahramanlıkları dışında denizcilik hakkında bilgimiz neredeyse yoktur.
Halbuki Osmanlı karada olduğu kadar denizlerde de boy göstermiştir.
Korsanlar, gemiciler, forsalar, kürekçiler, savaşlar, toplar, yelkenliler, yağmalar, esirler, köleler kimdir?
Bir zamanlar şapelleri, meyhaneleri ve evleriyle esirlerin, kölelerin yaşadığı Haliç kıyısındaki Kasımpaşa'da neler olmuştur.
İşte bu soruların cevabını, hem de çok çok fazlasını bize Osmanlı tarihçisi Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan yeni kitabı Sultanın Korsanları/Osmanlı Akdenizi'nde Gazâ, Yağma ve Esaret, 1500-1700 adlı çalışmasıyla veriyor.
13 YIL SÜREN ARAŞTIRMA
Gürkan'ın bir önceki Sultanın Casusları/16. Yüzyıldan İstihbarat, Sabotaj ve Rüşvet Ağları'nın tamamlayıcısı olarak gördüğüm yeni kitabı; dili, örnekleri ve çok yönlülüğüyle övgüyü hak ediyor.
Osmanlı tarihçilerinin kutbu Halil İnalcık Hoca'nın 2005 yılında verdiği konuyla bu alanda çalışmaya başlayan Gürkan, 13 yıl boyunca Osmanlıca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, İngilizce, Portekizce, Katalanca, Latince ve Almanca kaynakları elden geçirmiş. Hollandaca ve İsveçce kitaplardan yararlanmış.
Ayrıca Malta, Osmanlı, İspanya ve Venedik arşivlerinden belgeler kullanmış.
Kuru kuruya bir tarih çalışmasının ötesinde; denizcilerin ne yiyip içtikleri, hastalıkları, askeri taktikler, topogrofya, sosyo-ekonomik durumlar ve hepsini tamamlayan çok renkli insan tiplemeleri... Gürkan Hoca, Türkler'in Büyükleri kitabında kendisiyle yapılan söyleşide bu tipleri şöyle anlatıyor :











Emrah Safa Gürkan'ın kitabı sayesinde Barbaros'un önünden başım dik geçiyorum artık. Neredeyse 5 asır sonra onun şahsında denizcilerin ruhu şad olmuştur.
(Sabah Kitap'ın Aralık 2018 sayısında yayınlanmıştır.)