Sayfalar

13 Mart 2011 Pazar

Fatih Camisi'ndeki tören ve Erbakan....


Çocukluktan başlayıp gençlik yıllarımıza ve şimdi orta yaşı geçtiğimiz uzun bir döneme damgasını vurdu Necmettin Erbakan…
O dönemden Bülent Ecevit ve Alparslan Türkeş’i de sayarsak bir tek Süleyman Demirel kaldı geriye…
Parlak ve başarılı bir mühendisten siyasetçiye dönüşen acayip bir figürdü…
Türkiye’nin gündemine Siyasal İslam’ı yerleştiren ve yetiştirdiği kadroların bugün ülkeyi yönetmesine de bakarsak Erbakan’ın önemi anlaşılabilir…
İslami hareketin gerçek doğum yeri olan Fatih’te büyümüş biri olarak tüm gelişmelerin yaşayarak tanığı oldum…
Fatih Camisi’nin ikinci kapısının karşısına denk düşen Halıcılar Caddesi’nde otururken ilkokuldaydım… Ve tam o köşede Fevzipaşa Caddesi’nde açılan Huzur Giyim ilk tesettür mağazasıydı. Sonra Draman ve Çarşamba’da örgütlenen Milli Selamet Partisi’nin gençlik örgütü Akıncılar ağırlığını hissettirmeye başlamıştı.
Sol örgütler; Maocular, Sovyet yanlıları, üçüncü yolcular yani Enver Hocacılar diye bölünüp hem kendi aralarında hem de ülkücülerle çatışırken, İslamcılar yavaş yavaş geliyordu.
Bir bakıyordunuz daha dün top oynadığınız sohbet ettiğiniz birisi kirli sakal, şalvarla gezmeye başlamış.
Bir gün Pertevniyal Lisesi’nde okurken o çocuklardan biri tanımadığım birileriyle birden çevremi sarıp tehdit etmişti..
Sanırım hava atmak istemişti ama durum buydu işte…

İstanbul’dan ziyade muhafazakar Anadolu’da iyi örgütlenen Erbakan’nın MSP’si klasik sağ söylemin silahlarını ele geçirmiş üstüne bir de din gibi çok önemli bir faktörü eklemişti.
Konya, Erzurum gibi kentler bir yana Diyarbakır gibi her zaman solcu ve isyancı ruha sahip yerde bile inanılmaz bir tabana sahip olmuştu. Kürtler’deki dindar kesimi de bayağı etkilemişti..
Hayatımızı altüst eden faşist Milliyetçi Cephe hükümetlerinde iki kez Başbakan Yardımcılığı yapan Erbakan’ı asıl devlete taşıyanın sosyal demokratların olması da hazin bir durum…
1973’te Ecevit’le iktidarı paylaşan Erbakan yıllarca örgütlenmesini sürdürüp bürokraside de etkinlik sağladı..
Attığı hayali temeller, komik sözleri de unutulmaz tabi ki…
12 Eylül darbesi onu da devirdi ancak geri gelmesi uzun sürmedi…
Çünkü attığı tohum büyümüştü. Has adamlarından Özallı yıllar başladı..
Özal acımasız vahşi bir liberaldi pek onun izini sürmedi ama Müslüman kimliğini de öne çıkarmayı severdi…
Sonrası malum…
Hırslı biriydi, ağır hasta halde partiyi geri aldı ve ölene kadar da lider kaldı
Bugün arkasından ölümü üstüne yazılıp çiziyor.
Cenazesine olan katılım ve görüntüler çok şey anlatıyor.
Onunla ilgili dizi yazıyı yayına hazırlarken, televizyonda, fotoğraflarda izlediğim Fatih Camisi bana işte bunları düşündürdü…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder