Sayfalar

5 Ağustos 2011 Cuma

Hayat Dönüş Operasyonu ve vicdan

Aylar sonra yazmak, Türkiye'de birkaç saat içinde her şey bir anda tersyüz olurken birdenbire bambaşka hale gelirken yazmanın bir anlamı var mı.
Bazı şeyler için var, iyi ki var.
Onlardan biri de çok yakıcı bir konu; uyku kaçıran, boğazı düğüm düğüm yapan bir konu...
Hayat dönüş Operasyonu... Üstünden tam 11 yıl geçmiş, bugünlerde birkaç vesileyle yeniden tartışılıyor.
Önce olayı bir hatırlatmak isterim:
"19 Aralık 2000'de düzenlenen Hayata Dönüş Operasyonu kapsamında Türkiye çapında 20 cezaevine yönelik operasyonda ikisi asker 32 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce tutuklu ve hükümlü yaralanmıştı. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki operasyonda da 12 tutuklu ve hükümlü öldü, 55 kişi yaralandı."
Ve bianet internet sitesi ikinci duruşma öncesi müdahalenin nasıl planlı olduğunu şu satırlarla duyuruyordu:
"Ve Bayrampaşa Cezaevi'nde gerçekleştirilen saldırının dayandırıldığı "Bayrampaşa Cezaevi Özel Müdahale Planı EH-3" başlıklı 15 Aralık 2000 tarihli belge, olaydan 10 yıl sonra ortaya çıktı. Harekat planı, operasyonu yöneten jandarma komutanların kim olduğunu ve operasyonun aslında çok önceden planlandığını ilk kez resmi olarak kanıtlıyor. Belgeye göre, operasyonu Tuğgeneral Engin Hoş ile Albay Burhan Engin yönetti."
Sonra haberler üstüne gazetelerin manşeti televizyonların ilk gündem maddesi oldu.
Açık oturumlar ve arabuluculuk yapan aydınlarda o günlerin acımasız iklimini ortaya serdiler.
Onlardan biri de Zülfü Livaneli'ydi. Livaneli 7 Nisan 2011 tarihli "Hayata Dönüş" operasyonu ve basın yazısını medyayı eleştirerek şu sözlerle bitirmişti.
"Çünkü en kritik dönüm noktalarında şaşmaz bir biçimde, kurbanın değil katilin yanında yer tuttular."
(İlgilenenler yazının tamamını şu linkten okuyabilir: http://haber.gazetevatan.com/%93hayata-donus%94-operasyonu-ve-basin/369763/4/Haber)
Ve sonra geçen ay gerçeklerin üstündeki örtüyü kaldıran önemli bir itiraf daha geldi.
Hayata Dönüş Operasyonu'nda, Bayrampaşa Cezaevi'nde Uzman Jandarma Çavuş olarak görevli olan Altan Sabsız, yanarak hayatını kaybedenlerin iddia edildiği gibi kendisini yakmadığını, yangın çıkan koğuştakilerin teslim olmak istemesine rağmen kapıların açılmadığını söyledi.
Sabsız, Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 Temmuz'da verdiği ifadesinde, "Mahiyetini bilmediği değişik gaz bombalarıyla müdahale edildiğini, yanan koğuşta teslim olmak isteyenlerin dışarı çıkarılmadığını, yangına müdahale edilmediğini, yanan tutukluların üzerine yanıcı madde sürülmüş battaniye atıldığını" söyledi.
Bunca yıl operasyonun ardından yapılan resmi açıklamalarda, tutukluların kendisini yaktığı söylenmişti.
Ancak askerin ifadeleriyle bu açıklama doğru olmadığı gibi, yangına müdahale edilmeyerek ölümlere seyirci kalındı.
Bir başka iddia ise mahkumların silahla direndiğiydi.  Ve bu gecikmiş itiraflarla resmi açıklamalardaki "mahkumların silahla direndiği iddiası" da yalanlanmış oldu.

YA BEN NE YAPIYORDUM

O zamanlar bu haber ve fotoğraflar güvenlik güçlerinden gazetelere servis edilerek medyanın desteği de sağlanmıştı.
Daha operasyon başlamadan yazılanlara da iyi bakmak lazım.. Yani kamuoyu bu operasyona öyle bir hazırlanmıştı ki.. Bu vahşet yapıldığı zaman "oh olsun" havası da yaratılmış oldu.
Şuraya gelmek istiyorum. 19 Aralık 2000 tarihinde Sabah gazetesinin yazıişlerinde bu haberler ve fotoğraflar geldiğinde "aman dedik" ama dinleyen kim. Daha meselenin ne olduğunu bile tam anlamadan sayfalar yapıldı. Çünkü "bu mahkumlar ne istiyor" diye sorduğunda en yetkili kişi. Terörle Mücadele Yasası'ndaki yeni düzenlemeye karşı olan tepkiyi bizzat ben anlatmıştım.
Karar verilmişti. Sayfa sayfa yazıldı çizildi..
Ve yıllar sonra o masanın çevresindekiler bugün tam tersi manşetleri atıyor. Birçoğu farklı gazetelerde önemli konumdalar...
Bu kadar belkemiksizlik olur.
Zülfü Livaneli "katillerle işbirliği yaptılar" diyor ya hani.
Ben de diyorum ki.
"O manşetleri atıp, o sayfalara karar verenlere her gün selam verip sohbet ediyorsunuz."
Yani çok uzağa gitmeye gerek yok.
Ya siyasetçiler o operasyona karar veren bakan Hikmet Sami Türk...
O gün de vicdanım sızlıyordu bugün de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder