Sayfalar

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Eski günlerde mahyalar


Bir devir ötekine devrilirken hayat, kültür, ilişkiler, çevre de ister istemez etkilenir. Ancak kaç insan 600 yıl süren bir imparatorluğun son demleriyle yeni kurulan cumhuriyete tanıklık etmiştir. Sermet Muhtar Alus da bunlardan biri... Askeri Müze'nin kurucusu Topçu Feriki Ahmed Muhtar Paşa'nın oğlu olan Alus, 1887 doğumlu. 1952'de öldüğünde geride öyle bir İstanbul güzellemesi bıraktı ki o eşsiz uslübuyla bugün bile okundukça keyif verir.
İlber Ortaylı Hoca'nın dediği gibi; değişen ve değiştirilen tarz-ı hayat nostaljiyi davet etmişti. Kaybolmakta olan bu manzarayı ne tarihçilerin, ne de tarih belgelerinin resimleyemeyeceği açıktı. Edebiyatın ifade cömertliğine ustalıkla sığındılar. Kaybolan çocukluklarının dünyasını; rengi, kokusu ve tadıyla her biri kendi uslübunda canlandırdı.
Ortaylı'nın çok güzel özetlediği gibi gelin o cömertliğin içinde biraz huzur bulalım...
Sermet Muhtar Alus'un eski Ramazanlar'ına buyrun, Mahyalar'dan söz ediyor:
Bulutsuz ve berrak havalarda hilal görülüp iki mümin şahit tarafından müjdelendi mi, yahut gök bulutlu ise, tekmil-i selasin yani ay otuz hesabı tamamlandı mı, İstanbul kadılığından Ramazan ilan edilir, hem davullar çıkar, minarelerin kandilleri yanardı.
Mahya kuran, birden fazla minareli selatin camilerdi. Bunların içinde en mahyacıları en ustalar sırasiyle Fatih, Süleymaniye, Sultanahmed, Yenicami, Beyazıd ve Şehzade'ninki.
 Siftahı Ya ramazan, Merhaba, Safa geldinle çekerlerdi ve on beşine kadar yazı: Ya Allah, Ya Rahman, Ya Süphan; ardından Mustafalı, Ebu Bekirli, Ömerli, Osmanlı (Ya! lar).
Ya Ali, Ya Hasan ve Hüseyin'i hatırlamıyorum. Alevilik ve Bektaşilik olamsın mı diye yazmazlardı acaba... Daha ardından (Bismillah), (İnna fetahna leke), (Elhamdü lillah)...
Saydığımız Fatih, Süleymaniye, Sultanahmed gibilerdeki mahyacılar, bunların nihayetine (Rahmanürrahim), ((Fethan mübina), (Rabbülalemin) i ilave ederek boydan boya koca cümleyi tamamlarlardı.
Tam on beşinci gece, Topkapı Sarayı'nda Hırka-i Şerif alayı yapan Hünkar, iftara kalırsa ve dönerken gözü ilişirse diye, işgüzarlar: (Padişahım çok yaşa) ları boylatıverirlerdi.
O geceden itibaren sıra resimde. Çoluk çocuk bunları sabırsızlıkla beklerdi... Ol resimler de şunlar: Araba, top arabası, yandan çarklı vapur, yelkenli gemi, piyade kayığı, çifte kayık, köprü, kule, köşk, salıncak, beşik; çiçeklerden gül, lale, hercai menekşe...
Kadir gecesi gene yazı: (Ya Kuran, Ya leyletülkadir)...
(Eski günlerde, Akşam, 28 Teşrin-i Evvel (ekim) 1939)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder