Sayfalar

7 Şubat 2013 Perşembe

Boğaz'da alevler ve tarihimiz...

Çocuktum, bir kış günüydü...
Fatih'teki evimizde tek kanallı siyah beyaz televizyonu izliyorduk ailece...
Biz çocuklar salonun en kısmında oturuyorduk, büyükler daha geride sohbet edip ara sıra da göz ucuyla ekrana bakıyordu.
Yani her ailede yaşandığı gibi bir gündü. Birden bir ışık göründü ve sonra bağrışmalar...
Perdeyi aralayınca karşı evden çıkan alevleri görmem bugün bile çok net olarak hafızamda duruyor. Mahalleli çığlık çığlığa bağırıyordu, evdeki bir anne ve üç çocuğun akibetiydi herkesi endişeye sürükleyen. Evin reisinin geceleri çalıştığı bilindiği için onları merak ediyorduk. Anne, televizyondan kıvılcım çıkınca üç çocuğunu alıp sokağa fırlamıştı...
İtfaiye yangını söndürdüğünde küle dönen simsiyah evden çıkan kesif is kokusu hala genzimi yakar...
O gün de öyle oldu, televizyonda Galatasaray Üniversitesi'nden çıkan alevleri görünce içim boşaldı, anılar koptu geldi...
Boğaz'ın en güzel yerindeki okulda okumadım ancak birkaç kez ders vermeye, söyleşilere ya da tanıdık hocalarla buluşmaya gitmiştim. Her yerinden tarih fışkıran ve bir eğitim yuvasına çok yakışan bir yerdi...
Galatasaray Lisesi'nin ilkokul bölümü ve sonra ortaokulun yatakhanesi olarak uzun yıllar hizmet vermişti.
Osmanlı döneminde İbrahim Tevfik Efendi Sarayı olarak anılan yer gibi neler neler vardı...
Yıllardır vapurla geçerim Boğaz'dan ve tek tek bakmaktan kendimi alamam...
Sirkeci'deki Sepetçiler Kasrı, tüm görkemiyle Dolmabahçe Sarayı hemen yanında bugün Başbakanlık Ofisi olarak kullanılan mekan, hemen yanında önceki yıl cayır cayır yanan Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi, ilerleyince bir zamanların Atik Ali Paşa Yalısı'nın yerine alan Four Seasons Hoteli. Daha önce Et Balık Kurumu'nun deposu olarak kullanılmış...
Yanıbaşında Beşiktaş Anadolu Lisesi, sonra artık ek binalarıyla Kempinski Çırağan Hotel olarak yükselen Çırağan Sarayı...
Biraz daha ilerleyoruz. Denizcilik Yüksek Okulu, sonra Galatasaray Üniversitesi ve arasında yalnızca bir duvar bulunan Kabataş Lisesi...
Yatakhaneleri ve derslikleriyle iki görkemli yapı...
Feriye Lokantası'ndan sonra Ortaköy'de Boğaziçi Köprüsü'nün altındaki Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu...
O da bir gece alevlere teslim oldu, yıkıldı ve şimdi otel oluyor...
Karşı kıyılarda Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı ve niceleri...
Her iki yakada canım yalılar...
Her biri nelere nelere tanıklık etmiş.
Ezcümle diyorum ki; ne olur artık is kokusu duymayalım...
Bundan sonrakilere kıymayalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder