Sayfalar

17 Nisan 2013 Çarşamba

Sınav sonuçları bize ne anlatıyor?

Üniversiteye girişte ilk basamak olan YGS sonuçları açıklandıktan sonra artık gelenekselleşen "ne olacak bu eğitim hali" tartışması da başladı...
Gençlerin geleceklerinin dönüm noktası olan sınav aynı zamanda ülkenin eğitimi göstergesinin de bir aynası gibi...
Sonuçlara ilişkin verilere bakınca hüzünlenmemek elde değil.
Yeğenimin okuduğu özel okulda yalnızca kendi sınıfında 6 öğrencinin 180 barajını geçemediğini duyunca çok şaşırdım.
İstanbul'da bile böyle bir durum oluşuyorsa vay halimize demek lazım...
Sınava giren adayların yüzde 72'sine denk gelen 1 milyon 303 bin 934 aday fen bilimleri testinde 5 adet soruyu bile doğru yanıtlayamamış.
Matematikte de adayların 840 bin 63'ü için aynı sonuç çıkarken, istatistiklerde bu yıl sıfırcı sayısının farklı tanımlama altında yapılmasına gerek duyulmuş.
Her yıl dikkatlerin ilk kaydığı, kamuoyunca 'sıfırcı' olarak bilinenlerin sayısının yer aldığı kategoride ilk kez iki farklı tanımlama yapıldı.
Buna göre, 'Testlerin hiçbirinde 0.5 veya üzeri ham puanı olmayan aday sayısı' kategorisinde 8 bin 586 adayın yer aldığı kaydedilirken, sınavdaki 'Dört testin en az ikisinde 0.5 veya üzeri ham puanı olmayan aday sayısı' diye bir yeni kategori oluşturuldu ve bu kategoride olanların sayısının 61 bin 36 olduğu bildirildi.
Geçen yıl bu kategorideki istatistik 'Puanları 0.5'ten küçük olduğu için puanı hesaplanmayan aday sayısı' şeklinde tek bir kategori altında ifade edilmiş ve sayının 50 bin 805 olmuştu.
Bu ayrıma ÖSYM yetkilileri bir açıklama yapmadı ancak anlaşılıyor ki "yine şu kadar öğrenci sıfır çekti" denmesin diye böyle bir uygulamaya gidilmiş.
Ancak rakamlara döküldüğünde tablo şöyle: Bu yıl sınavda sıfır çeken aday sayısı 8 bin 586. Bu rakam geçtiğimiz yıl sıfır çekenlerin sayısının 50 binden fazla olduğu göze alınırsa bir gelişme sayılabilir.
Uzmanlar bu durumu "balık" diye adlandırılan kolay soruların çokluğuna bağlıyor.
Ancak asıl belirleyici olan 180 barajını geçemeyenlerin sayısında bu yıl artış var. Eğitim uzmanları bu duruma Türkçe sorularının etkisine bağlıyor.
Geçen yıl Türkçe sorularının genel ortalaması 18 iken, 2013 YGS'de bu oran 16.8'e düşmüş. Her zaman öğrencileri zorlayan matematikte ise geçen yıl 6.92 olan ortalama bu yıl 7.5'a yükselmiş. Türkçe, sosyal bilgiler ve fendeki düşüşün internet bağımlılığının artmasına bağlanıyor.
Öğrencilerin kitap okumadığı için yorum yapamadığı, okuduğunu anlamadığı herkesin malumu. İnternet denen o heyulada kendilerini kaybettikleri için de karşılaştırma ve muhakeme yeteneklerinin zayıflamaları da da eklenince tablo netleşiyor.
Çok küçük yaşlarda bağımlılık başlayınca üniversite sıralarına gelince durum daha da vahim bir hale geliyor. Ne yazık ki böyle giderse tablo daha da kötüye gidebilir.
Çünkü internette hazır bilgiye hiçbir çaba sarf etmeden ulaşmak, oyunlar öğrenciyi sabırsızlaştırıyor. Ve bir an önce olsun bitsin diye bakıyor meseleye.
Hayatının en önemli dönemecinde zorlanıyor. Çünkü böyle alışmış. Bu yüzden daha ana okullarından başlayarak eğitimciler ve ailelerin el ele vererek alışkanlıkları değiştirmesi gerekiyor hem de acilen...
Bu yılki sınavda birinciliği paylaşan üç adayın da kız olması erkeklerin bu yarışta geriye düşmesi de önemli bir durum. Haşmet Babaoğlu geçen perşembe günü onları karşılaştırırken hayata bakışlarını da ele almıştı.
"Kızlarla erkekler arasındaki bu fark gitgide büyüyor. Ve merak ediyorum, acaba bu fark Yeni Türkiye'ye nasıl bir damga vuracak?" diye çok yerinde bir saptama yapmıştı. Siz ne dersiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder