Sayfalar

28 Nisan 2023 Cuma

O mu? Casustur, casus!


Milli Mücadele yıllarında Hintli Müslüman Mustafa Sagir pek muteber biriydi. Mücadeleye katkı sunmak üzere Ankara'ya kadar gelebilmişti. Lakin o aslında bir İngiliz casusuydu. Amacı da Mustafa Kemal'e yapılacak suikasti planlamaktı. Bilmediği onun casus olduğunun Ankara tarafından öğrenilmiş olmasıydı.

Milli Mücadele dönemi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu, savaşlar, toplantılar, tartışmalar, önemli kararlar, yokluklar içinde mücadele, var olma kavgası, direniş, zaferler, tam ümitlerin azaldığı anda yeniden ayağa kalkmanın adıdır.
O dönemin, 1920-30 arasında gazetelere, dergilere konu olan ve daha sonra kısmen kitaplarda, arşivlerde, belgelerde yer alan ve günümüzde neredeyse hiç bilinmeyen bir yanı da daha vardır: Casuslar.
İşgal altındaki Osmanlı topraklarında, başkent İstanbul'daki en hakim grup İngilizler'di.
Daha önce Hindistan'da, Afganistan'da, Mısır'da, İran'da yaptıkları gibi gizli teşkilatlarıyla her yerde gözleri, kulakları vardı.
Birinci Dünya Savaşı'nda çok başarılı olmuşlardı, şimdi emperyal güçlerini barış zamanında çıkarları için kullanıyorlardı.
Ortadoğu'da, Kafkaslar'da petrol onlar için vazgeçilmezdi.
Ancak bir sorun vardı; uzaktan izledikleri Anadolu'daki Kuvvayı Milliye hareketi kendilerini rahatsız etmeye başlamıştı.
Tarihçi Prof. Sabahattin Özel, Casustur Casus/ Mustafa Sagir ve Diğerleri kitabında, Milli Mücadele'de casusların rolünü yüz yıl sonra kapsamlı bir şekilde ortaya koyuyor.
Hindistan ve Afganistan'daki Müslümanlar, Kurtuluş davasına önemli katkılar yaptılar, para yolladılar, dünya nezdinde diplomatik girişimlerde bulundular.
Mustafa Sagir, İngilizler'in kontrolündeki Hindistan'ın Afgan sınırına yakın Peşaver kentinde çocuk yaşta Londra'ya eğitime gönderilmişti.
Oxford'ta okuyan Sagir, enetelektüel ve birçok dile hakimiyetiyle Kraliçe'nin hizmetine girmişti.
Afganistan'da, İran'da, Mısır'da gizli görevlerde bulunmuş önemli bir isimdi.
Ayrıca Hintli bir Müslüman olmasını yanı sıra Türkçesi de iyiydi.
Bu durum İngilizler için cazip bir fırsat yarattı, Mustafa Sagir'i İstanbul'a gönderdiler.
Hindistan'dan çok büyük paralar getireceği vaadiyle bir yıl boyunca başkentte yaşadı.
Horhor semtinde ev tuttu, dernek kurdu, Kuvvayı Milliye'cilerle yakınlaştı.
Kurtuluş Savaşı için büyük paralardan söz etmesi ve İslam davasına bağlılığı büyük takdir görüyordu.
Bir süredir kullanılan yerel casuslar vardı, o bağlantılarla tanıştı, bir yandan da İngiliz subaylarıyla fikir alışverişi yaptı.
Tabii ki takip ediliyordu, şüphe o dönemin karışıklığında, kargaşasında hiç de anormal bir durum değildi.
Çünkü ortalık her türden casusla kaynıyordu.
Bu takibatlardan birinde, Fransız ve İtalyan askerlerinin, Osmanlı zabitleriyle düzenlediği operasyonla tutuklanıp meşhur Bekir Ağa Koğuşu'na atıldı.
16 gün sonra tabii ki İngilizler'in ara girmesiyle salıverildi.
Bu ilerde çok işine yarayacaktı.
Bir de Anadolu'ya geçmek için Bulgaristan'ın Varna'sından motorla yola çıkıp Yunanlılar tarafından yakalanma düzmecesi de var.
Tüm bunlar birleşince; Mustafa Sagir güvenilir bir Hintli Müslüman olarak, bir gece motorla Karadeniz'den İnebolu'ya götürüldü.
Burada devlet ve halk nezdinde büyük itibar gördü.
Kastamonu'ya geçip oradan da nihayet Ankara'ya vardı. (26 Kasım 1920)
Bakanlar, milletvekilleri büyük muhabbet gösterip onu ziyaret etti.
Bunca zahmetin tek hedefi ortadan kaldırmak istedikleri Mustafa Kemal Paşa'ydı.
Kararlaştırıldığı gibi, suikast yapılacaktı.
Onunla da birkaç kez görüştü, ne de olsa iyi haberleri vardı.
Gizli bilgileri yazdığı mektupların üzerini, kimyasal bir maddeyle kapadıktan sonra, paralar ve altınların getirilmesiyle ilgili mutlu haberleri çiziktiriyordu.
Burada birkaç hata yaptı.

Bunlardan biri Dahiliye Vekili Adnan Adıvar'ın Hindistan'ı çok iyi bilmesiydi.
Kaçamak cevaplar veriyordu, ayrıca İstanbul'dan da şüpheli bilgiler geliyordu.
Uzunca bir süre izlenen Mustafa Sagir'in mektupları, kimyager vasıtasıyla çözülüp önüne kondu:
"Görüyorsunuz ki, her şeyi öğrendik. Durumu saptırmaya, saklamaya çalışmak hakkınızda hayırlı olmaz. Size başka bir mektubunuzu göstereyim. İşte bunu siz yazıyor, Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin otomobillerinden, otomobilin süratinden, paşanın ikametgâhından söz ediyorsunuz. Bunlar açık ve inkar edilmez kanıtlardır. Gerçeği söylemeniz için sizi tekrar uyarırım."
Mustafa Sagir'in İstanbul'daki gazeteci Ferit Cavit Bey'le bağlantısı biliniyordu. (hem İngilizlere hem de Fransızlara çalışıyordu)
Dahiliye Vekili Adnan Bey, Mustafa Sagir adına Ferit Cavit'e uydurma bir telgraf da çektirdi.
Ferit Cavit, acil bir şekilde görüşmek üzere Ankara'ya çağırılıyordu.
Yola çıkan Ferit Cavit, Eskişehir'de yakalanıp Ankara'ya getirildi.
Üzerinden Mustafa Sagir'e hitaben, "Ramiz" imzasıyla yazılmış bir mektup da çıkmıştı.
Ramiz, İngiliz istihbarat subayıydı.
Musafa Sagir'le birlikte Ferit Cavit, mektupta adı geçen Şeyh Sünusi'nin maiyetindeki Osman İzzet ve Teğmen Mehmet Ali Bey tutuklanmışlardı.
Ayrıca Anadolu Ajansı'na da şöyle bir bilgi verilmişti: Hint Temsilci Mustafa Sagir Han Hazretleri, dün Antalya yoluyla İtalya'ya gitmek üzere Ankara'dan hareket etmişlerdir.
Tutuklananların davası 1 Mayıs 1921'de, Ankara İstiklal Mahkemesi'nde başladı.
Duruşmaları izleyenler arasında Fransız gazeteci Madam Gaulis de vardı.
İzlenimleri ile Mustafa Sagir'in savunmasından notları Londra'da çıkan Islamic News gazetesinin 9 Haziran 1921 tarihi sayısında yayınlandı.
Prof. Özel'in kitabı, Haftalık Mecmua, Yenigün, Cumhuriyet gazeteleri başta olmak üzere, dönemin İstanbul ve Ankara'daki basın yayın organları diğer ulusal yayınları titizlikle incelenmiş.
Ayrıca, birçok bilgi, belge, kitap, arşiv taranmış ve yabancı basında elden geçirilmiş.
Büyük ümit bağlanan ancak casus çıkan Mustafa Sagir'in mahkemesi halk tarafından nefes nefese takip edilmiş.
Basın bütün safhaları takip edip, 5 duruşmanın tamamını aktarmış. (Mahkeme heyeti ve sanıklar arasındaki diyaloglar o dönemi anlamak isteyenler için ibret verici bir vesika.)
Mustafa Sagir'in İstanbul'daki günlerinin ayrıntılarını ise Mim Mim Grubu ajanlarının istihbarat kaynakları oluşturuyor.
Kitabın yazarına göre; idam edilen Mustafa Sagir'in misyonu suikast zeminini, plan ve unsurlarını uygun bir şekilde hazırlamaktı.
Son noktayı da kitabın adıyla koyalım.
Mustafa Kemal, Mustafa Sagir'le görüşmesinden sonra milletvekili ve gazeteci Yunus Nadi'ye şöyle der: Casustur Casus.
(Sabah Kitap ekinin 2021 Aralık sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder