Sayfalar

15 Ekim 2009 Perşembe

Bahar geç geldi, pir geldi

Hanım Haco, kedileri Mestan'ın kilere dadanmasına çok kızmıştır. "Önce tatlı dille Türkçe uyardı. 'Mestan, hırhızlık yapma!' Mestan'ın hemen hemen hiç tınmadığını, laf dinlemeye hiç niyetli olmadığını görünce bu kez aynı cümleyi bir de Kürtçe yineledi. 'Mestan, dızi neke!' Bu kez söz dinler düşüncesiyle yine Mestan'ın kulakları dibinde ve daha yüksek sesle, Zazaca tekrarladı: 'Mestan, dızdeniye meke!' Sabrına biraz daha sabır katıp son bir kez de, Mestan daha çok küçükken, kulağına eğilip öğrettiği Ermeniceyle söylemeyi denedi. 'Mestan, koğutyun mene!' Mestan yoldan çıkmıştı. Başka dillere kulak asmıyor, kendi dilinin doğrultusunda gidiyordu." (Söyle Margos Nerelisen? / Aras Yayıncılık) Kardeş Türküler'in son albümünü dinlerken bir yandan da Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan'ın yukardaki öyküsüne göz atıyorum.

HALKLAR GALERİSİ ANADOLU
Bahar albümlerinde 1940'lı 50'li yılların Diyarbakır'ında kedilerin bile 4 dil bildiği o günleri anar gibi bir türkü söylüyorlar. Diyarbakır'da hem Ermenice hem de Türkçe söylenen "Es Kiçer Hampartzum e / Bugün Bayram Günüdür"ü dinlerken yukardaki öykünün içinde kayboluyorum. Anadolu'da bin yıllar yaşamış, kız alıp kız vermiş, gülmüş ağlamış, nice ihanetler görm
üş, nice dostluklara yelken açmış halkların türkülerini söyleyen Kardeş Türküler'le tanışıklığımız çok değil, 8 yıl öncesine dayanıyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde çok önceleri başladıkları yolculuklarına bizi de ortak ettikleri tarih 1997'ye denk geliyor. "İnsan olan insan, sever insanı / Bizden evvel gelip gidenler hanı / Aşkına düşürüp mecnun misali / Bir kuru hayale yeldirme beni" diye Neşet Ertaş'tan seslenmeye başlamalarının üstüne ikisi film müziği olmak üzere 5 albüm daha sığdırdılar. Türkü, Kürtü, Alevisi, Azerisi, Gürcüsü, Makedonu, Zazası, Yezidisi, Süryanisi, Lazı, Ermenisi, Çingenesi'yle koca bir halklar galerisini kucakladılar. Kentli insanlara türkü dinletmeyi amaç edindiler. Yalnızca armoniyi sözü değil, kültürleri de kucakladılar. Öğrendiler, sevdiler ve yeniden sevdirdiler... Yaklaşık 2.5 yıl aradan sonra bir bahar mevsiminde Kalan Müzik'ten çıkan dördüncü albüm
leri "Bahar" ile yine bize konuk oldular. Albüm için yazdıkları sunuşta niyetlerini şöyle anlatıyorlar: Bahar bayramlarının (Newroz / Nevruz / Navroz, Hampartzum, Hıdrellez, Ederlez, Rozelya Günü...) Anadolu, Mezopotamya ve Trakya halkları ve dinleri için ortak bir anlamı var: "Yeniden Doğuş..." Kökleri bin yıllar öncesine götürülen bahar bayramları; doğayla uyanışı, umudu, beklentileri, "öleceğiz ama yeniden dirileceğiz" inancını ifade ediyor. Farklı zamanlarda da olsa mutlaka şenliklerle kutlanan bu bayramların tüm canlılara neşe ve mutluluk getireceğine inanılıyor. "Bu şarkılarda, baharın gelişini kutlayalım; umudu, yeni günü birlikte karşılayalım istedik. Bu albüm, farklı dil, din ve şarkıların bir arada yaşayabileceği umudunu yeniden yeşertiyor bizim için..."
GÜRÜL GÜRÜL
Açılışı fıkır fıkır bir Çingene şarkısıyla yapıyorlar. İstanbul'da yaşayan bu insanların çileli yaşamları ve hayata tutunma çabalarını anlatıyorlar. Ve bir sürpriz. Erkin Baba'dan (Koray) yıllarca dinlediğimiz Şaşkın'ın orijinal versiyonu. Arapça sözlerle. Doğu hariç her albüme konuk olan Neşet Ertaş bu kez sazıyla ve sesiyle gelmiş. "Yanıyorum yanıyorum" derken arka fondaki elektro bağlama gezintileri de müthiş. 45'lik plak döneminin havasını soluyorsunuz. Ege'nin sipsisi yerini alırken kadınlar hüzünlü ve bir o kadar da canlı bir türküye başlıyor. Gülsüm türküsü 8 Mart Kadın Şenliği'nde Boğaziçi Üniversitesi'nde seslendirilmiş. Şarkı albümde yalnızca kadınlar tarafından icra edilmiş. Aynur, Kürtler'in söylediği bir geleneksel türküyle karşımızda bu kez. Sonra Erkan Oğur sahne alıyor. Düzenlemesini yaptığı bir Diyarbakır türküsüyle. Perdesiz gitarıyla Celal Bey'in (Güzelses) şarkısının sonunda bir de yanık sesiyle gazel söylüyor. Grup, 26 Haziran akşamı Açıkhava Tiyatrosu'nda olacak. Sahnede de gerçekten müthişler. Gürül gürül bir ırmaktan akan türküleri söylecekler haberiniz olsun... 1997 yılında çıkan ilk albümlerini, 1999'da Doğu ve 2002'deki Hemavaz izledi. 2.5 yılllık bir aradan sonra da Bahar geldi. 12/6/2005 SABAH

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder