Sayfalar

11 Şubat 2016 Perşembe

Bir operasyonun perde arkası...

Patlayan bombalar, nereyi kaldırsan oradan çıkan çokuluslu şirketler, manipüle haberler... John Le Carre, Nazik Bir Durum'da Cebelitarık'taki bir operasyonla ortaya çıkan kirli ilişkilerin arka planına odaklanıyor

"Le Carre'yi terkedemezsiniz, o sizi bir şekilde bulur..."
Bu satırları 13 ay önce Kitap ekinin Eylül sayısında yazmıştım.
Temenni değil, bir saptamaydı.
Çok geçmedi, elimde yeni bir kitabı ve yine aynı ruh haliyle iyi bir romancının usta işi hikayesinin içinde buldum kendimi...
İngiliz yazar John Le Carre'nin 2 yıl önce yazdığı Nazik Bir Durum kitabının Türkçe baskısı geç de olsa tutkunlarıyla buluştu.
Bir eleştirmen onun için "Yahu Le Carre hiç eskimiyor" demişti. Kitaplarını okurken her zaman bu sözü hatırlarım ve defalarca olduğu gibi bir kez daha yinelerim.
Evet, hiç eskimiyor...
Peki, sırrı nedir..
Le Carre her daim kendini yenilemeyi bildiği için güncel ve derin bir tutkuyla bekleniyor.
Pragmatist bir yanı var; dünyanın dinamiklerini, teknolojiyi, siyaseti, hayatın akışını iyi gözlemleyen biri aynı zamanda.
Hikayesini anlatırken hiçbir ayrıntıyı unutmaz; karakterlerinin ayakları yere basar, hiçbir şekilde şüphe duymaksızın benimseyeceğiniz kimlikler verir onlara...
Zordur onu okumak sizi de hikayeyi çözmeniz için davet eder...
Ağır ağır ilerleyen temposu öyle bir hızlanır ki nefes nefese kaldığınızı hissedersiniz...
Le Carre, Soğuk Savaş döneminde ünlendi. Köstebek, Soğuktan Gelen Casus, Bir Öğrenci Gibi, Smiley'nin İnsanları, Rus Evi kitapları büyük bir ilgiyle karşılandı. Her biri milyonlarca sattı. Dizilere, filmlere konu oldu.
Eski bir casus olması, İngiliz Gizli Servisi MI6'nın içinden gelmesi ve gizemli hayatı da kitapları kadar ilgi odağı olmasını sağladı.
1989'da Berlin Duvarı yıkıldığında, Demir Perde tarih sahnesinden çekilirken ünlü karakteri Smiley'i son kez sahneye çıkardı.
Top Secret'te eski bir casusun anılarını anlatıp yeni dünyaya yüzünü döndü.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla ortaya çıkan karmaşayı Bizim Oyun'da anlattı.
Silah kaçakçıları ve uyuşturucu tacirlerini Gece Müdürü'nde, Orta Amerika'da olan biteni Panama Terzisi'yle, bankalardaki kara para trafiğini Single ve Oğlu'nda ele aldı.
Bahçıvan'da yolu Afrika'ya düştü, Sıkı Dostlar, Gizemli Melodi ve Almanya'daki Türkler'inde içinde olduğu Aranan Adam'da günceli ıskalamadığını hep gösterdi.
Hain'de Rus oligarklar ve İngiliz Gizli Servisi'nin mücadelesi vardı.

VİCDAN DİYE BİR ŞEY VAR

Şurada burada patlayan bombalar, görünürde düzgün bir şirket gibi görünen ancak nereyi kaldırsan oradan çıkan çok uluslu şirketler, ağzında laf kalabalığı politikacılar, gazetelerdeki acayip manipüle haberler, manşetler...
Ve birgün mana veremediğiniz, anlamlandıramadığınız, ne olduğu nerden çıktığı belli olmayan olaylar.
İşte Le Carre, o kirli ilişkilerin arka planına odaklanıyor Nazik Bir Durum'da...
Cebelitarık'ta bir operasyon. Amerikalılar, İngilizler ve bir de paralı askerlerin dahil olduğu operasyon İslami radikal bir örgütün liderine yöneliktir ancak arkada dönen büyük bir tezgahtır.
Ruhunu çok uluslu şirketlere satmış, hırslı ve zayıf iradeli bir bakan ve yardım kuruluşu görünüşlü bir holdingin de işin içine karıştığı operasyonda, yanlışlıkla bir Müslüman kadın ve bebeği de ölür.
Olay örtbas edilir, bir zamanlar vatanseverlikle ortalıkta gezinenler, çoktan sus paylarını alıp bol maaşlı şirketlerde iş başı yapmıştır.
İngiliz hükümetinin üst kademelerindeki bu büyük tezgah karanlık koridorlarda, tozlu raflarda, zihinlerin en derinine atılmıştır ki...
Operasyonun askeri şefi, her türlü vaade rağmen isyan eder. Çünkü ortada bir terörist yoktur ve biri kadın diğeri bebek iki masum insan ölmüştür..
Adım adım şüpheli bir intihara sürüklenir.
Eski askerin düşürdüğü yerden bayrağı alan vicdanlı bir bürokrat ve pasif de olsa operasyona bir şekilde karışmış eski diplomat yeldeğirmenleriyle savaşmaya karar verip olayın peşine düşer...
Le Carre her zaman yaptığı gibi finali sakince yapar.
Orada mutlu bir son yoktur, pireler filleri yutmaz...
Ama vicdan diye bir şey var o usul usul kanamaya devam eder...
Fazlasıyla komplo teorisi mi geldi, öyleyse etrafınıza dikkatlice bakın derim...

KİTAPTAN BİR BÖLÜM

Güvenlik kurslarında her zaman bir saklambaç oyunu olurdu:
Pekala, bayanlar baylar, elinizde bu son derecede gizli, çok tehlikeli belge var ve gizli polis kapınıza dayanıyor. Onlar evinizi aramaya başlamadan önce tam doksan saniyeniz var.İlk düşündüğün yerleri hemen ele: Kısacası rezervuarın arkası OLMAZ, yerdeki gevşek kaplama OLMAZ, avize OLMAZ, buzdolabında buzluk ya da ilk yardım kutusu OLMAZ ve mutfak penceresinden dışarıya bir ipe bağlayıp sallandırmak ASLA OLMAZ, teşekkürler.
Peki öyleyse, neresi?
Cevap: Aklınıza gelebilecek en bariz yer, ya da onun en bariz arkadaşları.
Sandığında, Beyrut'la ilgili hiç düzenlenmemiş eşyanın biriktiği en alt çekmecede CD'ler, aile fotoğrafları, eski sevgililerin mektupları ve evet, plastik mahfazalarının üzerine el yazılı etiketle yapıştırılmış bir sürü flaş disk yatıyordu.
İçlerinden bir tanesi gözüne çarptı: ÜNİVERSİTE MEZUNİYET PARTİSİ, BRİSTOL.
Etiketi çıkardı, üçüncü flaş belleğe sardı ve diğer ıvır zıvırla birlikte çekmecenin içine bıraktı....
(Sabah Kitap ekinin Kasım 2015 sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder