Sayfalar

11 Şubat 2016 Perşembe

İstanbul kazan, Remzi Ünal kepçe


Önce bir itiraf. Polisiyeden çok casus kitaplarını sevdim.
O dünyayın gizemi, heyecanı, ilişkileri her zaman favorimdi. 
Bir de kurgusu, hikayesi, karakterlerinin yanısıra dilinin de iyi olmasına dikkat ettim.
Niyedir bilmem ama polisiyede bir şeyler eksik gibi gelirdi.
Bugünden bakınca bunun tamamen önyargıdan kaynaklandığını çok iyi biliyorum...
O yüzden Celil Oker'i geç keşfettim, daha doğrusu ihmal ettim.
"Polisiye, bir hikâyeyi en demokratik anlatan yazımdır. Cinayete karşı edebiyatın adalet hayalidir" diyen yazar Şebnem Şenyener'in sözlerini unutmadan Celil Oker'in son kitabı Sen Ölürsün Ben Yaşarım'ı okudum...
Romanın kahramanı emekli pilot ve özel dedektif Remzi Ünal bir kez daha karşımızda...
İlk macerası Çıplak Ceset 1999'da yayımlanmıştı. Sonra Kramponlu Ceset (2000), Bin Lotluk Ceset (2000), Rol Çalan Ceset (2001), Son Ceset (2005), Bir Şapka Bir Tabanca (2005), Yenik ve Yalnız (2010), Ateş Etme İstanbul (2013) ile sürdü.
Remzi Ünal, yeni kitapta İstanbul'un devasa gökdelenleri, çılgın trafiği, birbirinden kopuk farklı mahalleleri, insanları arasında geziniyor...
Ve tabii ki ortada bir değil iki ceset birden var. Dedektifimiz olağan şüpheliler arasında bilmeceyi çözmeye uğraşırken ülkenin siyasi havası, racon kesen delikanlılar, artık yolların dar geldiği kaldırımlarda dehşet saçan moto kuryeler, gecekondular, villalar, fahişeler, ihtiraslı şirket çalışanları,
paranın gücü kendini gösteriyor. Galatasaray'ı, Fenerbahçe'si, Beşiktaş'ı bile aradan kafayı uzatıyor.
Ya Remzi Ünal'a eşlik eden müzikler...
Hepsi birbirinden harikaydı: Cem Karaca, Dervişan, Apaşlar, Kardaşlar, Cream, Robert Plant, Blues Brothers, Take Five, Jimmy Hendrix...
Remzi Ünal bana hep Komiser Kolombo'yu anımsatır nedense. Remzi Ünal, gamsız ve döküntü haliyle sevimli bir tipleme olan Kolombo (Peter Falk) gibi değil kuşkusuz. Ancak onun gibi katili ortaya çıkarırken finalde insanları toplayarak çözmesini çok severim ve hep onun yöntemlerine benzetirim.
Sen Ölürsün Ben Yaşarım'ın finali lezzetli bir yemeğin üstüne gelen tatlı gibiydi.
(Sabah Kitap ekinin Kasım 2015 sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder