Sayfalar

16 Ekim 2013 Çarşamba

Eylül'dür bu gelen...


Mevsimlerin adı ne güzel ve anlamlıdır.
Yaz gelmeden ilkbahar, biterken de sonbahar...
Yaz birdenbire gelir, hayatın koşuşturması arasında tatil planları, izin derken daha da yorulursunuz...
Günler uzamış, güneş daha bir ısıtmaya başlamıştır...
Artık tatil zamanıdır...
Hayatın koşuşturması arasında kış boyu yapılan planları uygulamak için zaman gelmiştir.
Gidilecek ne çok yer, güzergah vardır.
Eğer ki istediklerinizin yarısını yapabildiyseniz şanslısınızdır.
Rezervasyonda, ulaşım araçlarında aksaklıklar derken kendinizi bir yere attınız...
Bir bakmışsınız yıl boyu yaşadığınız trafik, kalabalık, sizinle tatil yörelerine akmış...
Giderken neyse de dönüş de bir felakettir...
kızarsınız ama döner dönmez de bir tatil programı daha yaparsınız.
Tabi işin esprisi bir yana tatil bir başkadır.
Sıkıntılar bile keyifli gelir insana...
Doğa ilkbaharla başlayan canlılığını ve cömertliğini yaz boyunca da sürdürür.
Meyvesi, sebzesi ile hem gözler hem de gönüller doyar...
Sonra yavaş yavaş gündüzler kısalır birdenbire akşam erken inmeye başlar.
Artık sabahları ürpermeye başladıysanız, ya da geceleri...
Yatarken de camı kapatmaya başladıysanız tamamdır artık.
Sonbahar'dır ve aylardan Eylül'dür...
Hüzün ayı diye de anılır...
Şairler, özellikle sonbahar üstünden anlatırlar ayrılıkları...
Belki de biten bir yılın habercisi olduğu için iç burkan bir yanı vardır.
Doğa da bu tabloyu tamamlamak için yapraklarını döker, yeşil sarıya döner.
Birdenbire güneş çekilir, bulutlar ortaya çıkar.
Yağmur öyle başka yağar ki ıslanmak çoğu zaman umurunuzda bile olmaz...
Tatil yörelerinde de el ayak çekilmiştir. Deniz sakindir ve güneş yakmaz tatlı tatlı ısıtır...
Eylül'ün sebzesi ve meyvesini de unutmadım tabi ki...
Eylül, köprüden önceki son çıkış gibi kış bastırmadan toparlanıp güç kazanmadır biraz da...
Bence en güzel ay sonbahardır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder