Sayfalar

16 Ekim 2013 Çarşamba

Kurumlar, kişiler, ilkeler, gelenekler...


Biz bize benzeriz...
Geleneklerden söz ediyorsak eğer tadından yenmez ve mutluluk vericidir.
Kökleri yüzyıllar ötesine dayanan medeniyetlerimiz var ve onun etrafında üstüne koya koya kuşaklar boyu oluşturduğumuz düzenlerimiz var.
Bu her toplum için farklı biçimlerde ve düzenlerde tanımlanır. Daha da altında yemek zevkimizden sofra adabına, insani ilişkilerimizden aile düzenlerimize birçok yapı vardır.
Sonra bir toplumu belirleyen vatan, din, toprak, aidiyet diyerek uzar gider...
Birey bu hiyerarşik düzenin başlangıcıdır ve temel taşıdır.
Zaman içinde ilkeler belirlenmiştir ve nihayetinde kurumlar oluşmuştur.
Ancak insanoğlu bugünkü duruma gelirken her yenilikte gelenekler ve ilkeler çatışmıştır.
Bu doğaldır ve olmasa gerekendir...
Eskiden kovboy filminden aşk filmine, aksiyondan maceraya her şeyin gösterildiği sabah girilip akşam çıkılan sinemalar döneminde afişte şöyle yazarmış:
32 tekmili birden
Lafı nereye getireceğimi anlamışsınızdır...
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim'in görevden alınmasıyla başlayan tartışmalar deminden beri söz ettiğim durumların hepsini birden içeriyor.
Galatasaray ve Terim örneğinden yola çıkarak bunu Türkiye'nin birçok kurum ve kişilerine uyarlayabiliriz.
Geçen salı akşamından beri tartışılan görevden alma, kurum saygınlığı, ilkeler vs konusunda belli ki daha almamız gereken çok yol var.
Bu mesele hala 25 yıl önce yanlış verilen bir korner kararını dün olmuş gibi tartışan spor basını ve etrafında kümelenen sözde yorumcularla çözülemez.
Bugün Türkiye'nin gelmiş geçmiş en başarılı futbol hocası Terim'in hem de Divan üyesi olduğu takımında başına geliyor.
Üstelik bu isim Avrupa'dan Türkiye'ye getirilen tek kupanın da sahibi. Ancak onun da zaafları var. "Her şeyi ben bilirim, kimseyi işime karıştırmam" diyor.
Kendi ilkelerini dayatıyor ve taraftara oynuyor...
Öte yanda gelenekleri, kökleri Osmanlı'ya dayanan bir eğitim kurumuna yaslanan 108 yıllık bir camia var.
Başında da bu okuldan mezun hayatını Batı'da geçirmiş, dünya zenginler listesinde kendine yer alan sürekli kurumsallaşma ve ekonomik değerlerden söz eden biri var.
Ve son iki yılın şampiyonu, rakipleri binbir sorunla uğraşırken ayağına kurşun sıkıyor...
Basın üzerinden konuşup kendilerini var eden, yaptıkları işi anlamlandıran kurumu hiçe sayarak ego savaşına giriyorlar...
Ve dillerinden gelenek, etik, ilkeler, kurum, değerler, saygı düşmüyor...
İyi de tüm bunlar birbirinden bağımsız değil ki. Her biri birbirini var eden tamamlayan şeyler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder